Sinema dünyasında bazen öyle tesadüfler yaşanır ki, adeta filmlerin kendisi gibi birer illüzyon sahnesine dönüşür. 2006 yılı, gişelerde tam da böyle sihirli bir rekabete tanıklık etti: İki büyük illüzyonist filmi, aynı anda seyirci karşısına çıktı. Üstelik bunlardan biri, günümüzün dahi yönetmeni Christopher Nolan’ın imzasını taşıyordu! Gelin, “Prestij” ile “İllüzyonist” arasındaki o gizemli rekabeti, bizim üslubumuzla, sahne arkasından gelen fısıltılar eşliğinde inceleyelim!
Nolan’ın Dehası ve Sihirli Rekabetin Doğuşu
Hatırlarsınız, Christopher Nolan, 2000’li yılların ortalarında zaten “Akıl Defteri” (Memento) ve “Batman Başlıyor” (Batman Begins) gibi filmlerle adından sıkça söz ettiriyordu. İşte tam da bu dönemde, illüzyonistlerin dünyasına dalan bir filmle karşımıza çıktı: “Prestij”. Başrollerinde Christian Bale ve Hugh Jackman gibi o dönemde bile yıldız olan isimlerin yanı sıra, Scarlett Johansson ve Michael Caine gibi efsaneler de vardı. Filmin konusu mu? İki rakip sihirbazın, birbirlerini alt etmek için saplantılı bir mücadeleye girişmesi.
Ancak kaderin cilvesi, Hollywood’da bazen aynı anda aynı konuyu işleyen filmlerin ortaya çıkmasıyla tecelli eder. “Armageddon” ve “Deep Impact” ya da “Tünel Fareleri” ve “Platoon” örneklerinde olduğu gibi, 2006’da da illüzyonistlerin dünyasına odaklanan başka bir film daha vardı: Neil Burger’ın yönettiği, Edward Norton ve Jessica Biel’ın başrollerini paylaştığı “İllüzyonist”.
“İllüzyonist” eleştirmenlerden iyi yorumlar almış, Norton’ın karizmasıyla ve filmin görselliğiyle dikkat çekmişti. Ama Nolan’ın “Prestij”i, farklı bir ligdeydi. Yönetmenin imzası olan o karmaşık anlatı yapısı, zaman atlamaları ve zihin kurcalayan twist’ler, filmi sadece bir illüzyon gösterisi değil, aynı zamanda derin bir karakter incelemesi haline getiriyordu.
Gişe Savaşında Galip Kim Oldu?
Bu “sihirli rekabet”te gişe açısından kazanan kim oldu dersiniz? Her iki film de eleştirmenlerden olumlu yorumlar alsa da, “Prestij” gişede “İllüzyonist”i geride bıraktı. “Prestij”, küresel gişede 109 milyon dolar kazanırken, “İllüzyonist” 87 milyon dolar civarında kaldı. Bu, Nolan’ın karmaşık hikaye anlatımının ve büyük yıldız gücünün birleşimiyle, seyircinin ilgisini daha çok çektiğini gösterdi.
“Prestij”, sadece gişede değil, aynı zamanda Oscar adaylıklarıyla da Nolan’ın kariyerinde önemli bir yer edindi. En İyi Görüntü Yönetimi ve En İyi Sanat Yönetimi dallarında Akademi Ödülü adaylıkları alarak, sadece bir “popüler film” olmanın ötesinde sanatsal değerini de kanıtladı.
Bu durum, bizlere Hollywood’un bazen kendi sihirli numaralarını nasıl da sergilediğini, aynı konunun farklı yönetmenlerin elinde nasıl bambaşka tatlar verebildiğini gösterdi. “Prestij” ve “İllüzyonist”in gişe rekabeti, sadece sayılardan ibaret değildi; aynı zamanda sinemada hikaye anlatımının ve yönetmen vizyonunun gücünün bir testiydi. Ve bu testi, Nolan’ın “Prestij”i adeta bir sihirbaz gibi, şaşırtıcı bir galibiyetle tamamladı. Sanki finalde büyük alkışı alan, seyirciyi daha fazla “düşündüren” o numara olmuştu!
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak