Roma’nın kalbinde doğmuş bir başyapıt, dört yüzyıl sonra ilk kez İngiltere’de. Berlin Gemäldegalerie’den özel ödünçle getirilen Caravaggio’nun “Victorious Cupid” (Zafer Kazanan Aşk) tablosu, The Wallace Collection’da sanat tarihinin en ikonik anlarından birini yeniden sahneliyor. Bu sergi yalnızca bir tablonun değil, 17. yüzyıl Roma’sının koleksiyon kültürünün de hikâyesi. Caravaggio’nun başyapıtı, 400 yıl önce Marchese Vincenzo Giustiniani’nin Roma’daki görkemli sarayında yer alan iki antik Roma heykeliyle birlikte yeniden bir araya getiriliyor — tıpkı o dönemde, sanatçının çağdaşlarının gözleri önüne serildiği gibi.
🎨 Aşkın Zaferi, İnsanlığın Kırılganlığı
Caravaggio’nun çıplak, neredeyse yaşam boyu boyutlu Cupid’i (Eros’u), hem kutsal hem dünyevi bir enerji taşır.
Kanatları açık, elinde oklarıyla dururken ayaklarının dibine saçılmış “insanlığın başarı sembolleri” — zırhlar, müzik aletleri, taçlar — dünyevi ihtirasların düşüşünü ima eder. Fakat yüzündeki alaycı tebessüm, zaferin yalnızca tanrısal değil, ironik olduğunu da hatırlatır. Caravaggio burada mitolojiyi değil, insan bedeninin gerçeğini resmeder. Model, canlıdan çalışılmıştır; ışık ve gölgenin çatışmasında, bedensel arzunun ve tanrısal aşkın birbirine karıştığı bir an yaratır.
🏛️ Giustiniani Koleksiyonu’nun Yeniden Buluşması
Sergi, Giustiniani’nin Rönesans’tan Barok’a geçişte şekillenen entelektüel çevresini yeniden canlandırıyor.
O dönem Roma’da sanatçılar, bilginler ve koleksiyonerler “hangisi daha yücedir — resim mi heykel mi?” tartışmasını yürütüyordu.
Caravaggio’nun gerçeklik saplantısı, bu tartışmanın tam ortasında duruyordu: Heykelin dokunsallığı ile resmin ışığını tek bir yüzeyde birleştirmek.
Bu ruh yeniden kuruluyor: iki antik heykel ve Caravaggio’nun tabloyu, Giustiniani Sarayı’ndaki atmosferi taklit eden bir düzende yan yana getiriliyor.
The Wallace Collection
Hertford House, Manchester Square, London W1U 3BN
🗓️ 26 Kasım 2025 – 12 Nisan 2026
💬 Apartman No:26 Notu
“Caravaggio’nun Cupid’i zafer kazanmış bir çocuk değil, insan arzularının kendisidir.” Berlin’den Londra’ya gelen bu tablo, ışığın ten üzerindeki gölgesini yalnızca bir estetik araç olarak değil, insan doğasının karanlığına açılan bir pencere olarak sunuyor. Wallace Collection, bu sergiyle bir zaman makinesi kuruyor: Giustiniani’nin Roma’sı, Londra’da yeniden nefes alıyor.