2021 yılında Melis Karaduman’la birlikte seslendirdikleri “Ben de Biraz Deliyim”le kendi şarkılarını yayınlamaya başlayan Canay Doğan, yeni teklisi “Güzel Bilir Kendini”yi tüm dijital platformlarda dinleyiciyle buluşturdu. 70’lerin bas bas bağıran retro klavye melodilerine eklediği agresif sound’u, bir o kadar köklerine sahip çıkan şarkı sözleriyle birleştirerek sunan Canay Doğan’la “Güzel Bilir Kendini”yi ve farklı türlerde yaptığı şarkılar sayesinde oluşan bağımsız müziğini konuştuk.
Ben herhalde lise sonda falan dinlemiştim. 20 yıl evvel. Sen hâlâ hayran mısın Ville Valo’ya? Biz “romantik metalciler” olarak ayrı bir yere koyardık HIM’i. Sen neyini seviyordun?
Sanırım benim Ville Valo’ya olan hayranlığım hiç bitmeyecek bir hayranlık. Lise dönemlerimde müziğini ve dış görünüşünü çok beğendiğim bir müzikal karakterdi ve hani o ergenlik dönemlerinde hayranı olduğun karakterlerin insanın içinde ayrı bir yeri olur ya, o da benim için öyle bir figür. Neyini severdin diye soracak olursan; lise 1. sınıfta rock ve metal müziğin tam olarak içine girmeye başladığım dönemlerdeydim ve bazı grupların müziği çok sert gelirdi ama sırf arkadaş grubum onları dinliyor diye ben de kendimi ekstra zorlardım dinlemek için.
O bana göre daha sert grupların sounduna alışmaya çalışırken karşıma HIM çıktı ve içerisindeki romantik öğelerden insanın kalbine dokunan melodilere, Valo’nun derin nefes sesleri ve hıçkırığımsı vokalleri derken kendimi büyük bir HIM fanı olarak buldum. Hatta o kadar fanıydım ki o zamanki en yakın arkadaşıma dinlemesini yasaklamıştım çünkü neymiş “O, dinlediği grupların hakkını veremiyormuş.” Hâlâ açıp dinlerim, aşk acılarıma güzel pansuman olur. Distort gitarla gelen duygulu yakarışlar müthiş bir ifade yöntemi.
Enteresan bir müzik geçmişin var. Aileden gelen kulak dolgunluğu, vapur, sokak müzisyenliği, okulluluk, birden fazla enstrümanla hemhal olma durumu… İyi “beslenmişsin” diyelim. Şarkılarını yaparken bunların katkısı bilinçli mi oluyor yoksa senelerin getirdiği otomatiğe bağlı olma hâli kendiliğinden mi devreye giriyor?
Ben müziği matematiksel düşünen bir insan hiç değilim. Yıllardır içerisinde olduğum bir eğitim hayatı ve bir süredir içerisinde olduğum bir deneyim hayatı var, tabii bunlar da beraberinde müziğin matematiğini getiriyor fakat nasıl olduysa ben bundan hep kaçtım. Armoni sınavlarını verip armoniyi unuttum mesela ya da yıllarca piyano eğitimi aldım ama piyano çalmayı unuttum. Müzikte her şeyi duygularımla yapıyorum. Besteleri, aranjeleri hepsini. Galiba bilmemek de daha derin kılıyor yaptığım işleri (bu benim hissim tabii). İşin teknik kısmında kaybolmadan içimden geleni ifade etmeye odaklanıyorum.
Melis Karaduman’la birlikte yayınladığın ilk şarkın “Ben de Biraz Deliyim”den itibaren müzikal makasının sürekli değiştiğini görüyoruz. Bu kafana göre takılma isteğinden mi kaynaklı yoksa o an rüzgâr nereden esiyorsa sen de direksiyonu oraya mı kırıyorsun? “Cesur Aşktan Yana” böyle bir “rüzgâr” sonucu ortaya çıkmış misal okuduğum kadarıyla…
Ya şöyle ki ben içimde birden fazla müzik türü barındırıyorum ve dönemsel duygu geçişlerime göre de üretimlerim tarz değiştiriyor. Öyle ki reggae bestelerim de var, rap de, etnik şarkılarım da var dream pop da. Kafama göre takılmıyorum da içimden ne geliyorsa geldiği gibi dökülmesine izin veriyorum. Belki zaman içerisinde daha küçük bir alana toplanır bu çeşitlilik bilmiyorum. Ama ben yayın takvimimi tarzlar üzerinde biraz daha tutarlı hale getirmeye çalışacağım.
Çok üretken bir sanatçısın. Yukarıdaki sorularda değindiğim üzere farklı yollara da sapmayı seviyorsun. Neden bir albüm çıkarmadın?
Albüm kavramı tarzsal bir bütünsellik gerektiriyor düşüncesi ile sanırım hep uzak durdum. Bir de önceleri benim albüm yapacak kadar şarkım var mı ya diye sorguluyordum. Şimdi görüyorum ki günümüzde albümün tek bir janrada olması gerekmiyor herkes gayet birbirinden oldukça farklı şarkıyı bir arada yayınlayabiliyor. Son gözlemlerim ışığında da bir albüm yapma kararı aldım ben de aslına bakılırsa. Henüz fikir olarak var şu an şarkıları seçme aşamasındayım.
Yeni şarkın “Güzel Bilir Kendini”yi arka arkaya dinlediğimde şimdiye kadar yayınladığın şarkılarından, seni besleyen şeylerin hepsinden birer tutam kattığını ve üzerine birkaç kat daha tuğla koyarak şarkıya farklı bir bütünlük kazandırdığını düşündüm. Ve gerek sözlerde gerek de sound’da üzerinde epey kafa yorduğunu… Şarkının çıkış hikâyesini bir de senden dinlemek isterim…
Aslında biliyor musun o kadar kafa yormadım ki, o kadar içimden geldiği gibi aktı ki şarkı. Bence “Güzel Bilir Kendini” benim ergenliğimden bu yana dinlediğim, içimde yer edinen şarkıların bütünün bir yansıması. Sözler konusuna gelecek olursak nasıl böyle bir tema seçtim de afili cümlelerle büyük büyük konuşuyorum hiç bilmiyorum. Etnik sound’larda işler yaptığım zaman sözlerde eski kelimeler kullanmaya özen gösteriyorum. Bende öyle bir duygu uyandırıyor yani, sanki köklerimize bağlanıyormuşum gibi. Köklerimiz de geçmiş demek olduğundan eski kelimelere gidiyor aklım. Böyle şarkının duygusunu daha iyi yansıttığımı düşünüyorum.
Şarkının özellikle klavyelerinde iliklerimize kadar hissettiğimiz retro tınılar, sözler için de geçerli. Bu da bir önceki soruda bahsettiğim bütünlüğe dahil miydi?
Şarkıda kullandığım klavye tonuna bayılıyorum ve hemen hemen pek çok şarkıda elim o tona gidiyor. O ton da öyle bir ton ki indie bir şarkıya koyuyorsun bambaşka oluyor daha retro bir şarkıya koyuyorsun bambaşka tınlıyor. Melodileri bana yazdıran çoğu zaman seçtiğim sesler oluyor bir de tabii şarkının hissiyatı. 70’lerin sadeliğini dinlemekten hep keyif aldım ve zamanla şeması biraz biraz kafama oturmuş olacak ki böyle bir klavye melodisi çıktı ortaya. Sözler konusuna zaten diğer soruda değinmiştim o yüzden klavyelerin üzerine biraz daha gitmek isterim. Kendi aranje ettiğim şarkılardaki klavye melodilerine çok güveniyorum çünkü o melodileri şarkı sözü yazar gibi satır satır yazıyorum. Her bir cümlenin üzerine düşünüyorum bütünde bir bağlam yakalamaya çalışıyorum. Kısaca klavye melodileri benim için oldukça önemli diyebilirim. En az sözler kadar.
Şimdiye kadar birçok isimle birlikte şarkı yaptın, söyledin, çaldın ve devam da edeceksin sanırım. Bu birliktelikler nasıl motivasyon sağlıyor üzerinde?
Pek çok farklı arkadaşımla ortak işler yaptık evet, hepsi benim için yeni bir macera gibi oldu. Herkesin duygusunun ve müziğe katabileceği şeylerin çeşitliliğini görünce insan hem şaşırıyor bazen de büyüleniyor. Onların tavırlarından bir şeyler kapıyorsun, kafanda yeni kapılar açılıyor. Bu yaparken öğrenme durumu bana çok yararlı ve hızlı bir geliştirici gibi geliyor. Senin kendi kendine sıkışıp kafa yorduğun yerde oradan bir fikir geliyor ve gözünün önünde olan sürüsüne seçeneği görmediğini fark ediyorsun. Evet tabii ki bu birliktelikler devam edecek. Müzikal çeşitliliğin yanı sıra görünürlük bakımından da birbirimize katkı sağlıyoruz. Bu sebeple birlikte yapılan işler ayrıca güçlü birer dayanışma kaynağı da.
Sırada ne var senin tarafta? Şarkı, konser, klip, belki albüm…
Bir iki tane daha single yayınlarken arkadan albüm hazırlamayı planlıyorum. Bu zamana kadar Ep ve single basamaklarını atlamışken sıra bence de albüme geldi artık. Konserler baki zaten, sıklığı değişse de hep hayatımızda olan ve olmaya devam edecek olan aksiyonlardan. Klip konusu ise şaibeli, çünkü çok masraf gerektiriyor ve acaba o masrafa değiyor mu sorusunu her zaman bana sordurtuyor. Fakat albüm beraberinde bir ya da iki klip mutlaka getirecektir sonuçta adetten.
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum yap