Akıştasın: Barış Bıçakçı’nın Yeni Romanı “Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin” Üzerine Bir İnceleme

Yükleniyor...
svg

Barış Bıçakçı’nın Yeni Romanı “Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin” Üzerine Bir İnceleme

Kasım 15, 20246 dk okuma süresi

Komşu, haberi sana okumamı ister misin?

Barış Bıçakçı, yeni romanı “Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin”de, bir çevirmenlik bürosunda çalışan eski mühendis Halis Bey ile ödüllü yazar Ayşe’nin, tesadüfen tanış olup Halis Bey’in yazmayı düşündüğü ansiklopedi etrafında dönen “sıradan”lıkların aslında o kadar da “sıradan” olmadığını anlatırken, Ankara sokaklarında yolunu kaybetmiş iki farklı karakterin varoluşsal arayışlarını, yüzleşmelerini, içsel hesaplaşmalarını konu ediyor.

Barış Bıçakçı, 2021 yılında çıkan “Doğum Lekesi Gibi Bir Gülümseme” adlı kitabından üç yıl sonra İletişim Yayınları’ndan çıkan
yeni romanı “Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin” ile uzun bir aradan sonra okurlarıyla buluştu. Bir çevirmenlik bürosunda çalışan eski mühendis Halis Bey ile ödüllü yazar Ayşe’nin, tesadüfen tanış olup Halis Bey’in yazmayı düşündüğü ansiklopedi etrafında dönen “sıradan”lıkların aslında o kadar da “sıradan” olmadığını anlatan kitap, Ankara sokaklarında yolunu kaybetmiş iki farklı karakterin varoluşsal olarak niteleyebileceğimiz arayışlarını, yüzleşmelerini, içsel hesaplaşmalarını konu ediyor.

Arayışlar, Yüzleşmeler, İç Hesaplaşmalar…

Halis Bey, emekli olduktan sonra bir arkadaşının tavsiyesi üzerine önce teknik, sonra da “normal” Almanca çeviriler yapmaya başlayan eski bir mühendistir. Ayşe ise; henüz ilk öykü kitabıyla edebiyat dünyasının dikkatini çekip ödüller kazanan, kitabı iki yıl içerisinde üçüncü baskısını yapan bir yazardır. Halis Bey ve Ayşe aynı çeviri bürosuna dışarıdan çeviri yaptıkları için ödemeleri de gidip elden almaktadırlar.

Yine böyle bir ödeme gününde ikisinin yolları çevirmenlik bürosunda kesişir. Tansiyonu düşen Ayşe kendini güç bela ayakta tutarken o esnada orada olan Halis Bey, Ayşe’ye yardım eder. Kendisinin de şekeri ve tansiyonu sık sık düştüğü için yanında “azık” niyetine taşıdığı krakerlerden Ayşe’ye verir. Hafiften toparlanmaya başlayan Ayşe’yle büronun yanındaki kahvehaneye giderler. Kraker üstüne ayran takviyesiyle iyice kendine gelen Ayşe’yle Halis Bey böylece tanışmış olurlar.

“Dünyaya yeni gelen okurlar için”

Üç beş “prosedür” muhabbetinden sonra Halis Bey aklında bir ansiklopedi yazma fikri olduğundan bahseder ve Ayşe’den de bir yazar olarak kendisine yardım etmesini -elbette belli bir ücret karşılığında- teklif eder. Ayşe bir süre düşündükten sonra teklifi kabul eder. Ancak Halis Bey’in ansiklopedisi bildiğimiz A’dan Z’ye giden, “gerçek” bilgilerle dolu ansiklopedilere benzemez. Onunkisi bir nevi “hayat ansiklopedisi” olacaktır. “Dünyaya yeni gelen okurlar için” yazılmış bir ansiklopedi… Bu fikir Ayşe’ye enteresan gelir ve Halis Bey için çalışmaya başlar.

İçinde filmlerden, kitaplardan değil, bizzat insandan öğrenilmiş
“tecrübelerin” olduğu bir ansiklopedi…

Ansiklopedideki maddeler, esasında birer öykü gibidir. Halis Bey’in isimsiz karakterlerinin başka insanlardan hayata dair öğrendiklerini öyküleştirerek anlatmaya çalıştığı metinlerdir bunlar. Kimisinde hayatın bir sahne olduğunu veya oldurulduğunu öğreniriz, kimisinde Rolling Stones’un efsane şarkısı “Paint it Black”te nasıl dans edileceğini. Bazen odunları sobaya üçer üçer atmanın, rakı adabının, kafa dinlemenin ne demek olduğunu anlatır Halis Bey, bazen de “yaşamanın bir mahkûmiyete dönüşmesini” istemiyorsak hiçbir şeyin son kullanma tarihine bakmamak gerektiğinden söz eder… Kısaca tecrübeyle sabit kılınmış maddelerden mütevellit bir ansiklopedi olacaktır bu. İçinde filmlerden, kitaplardan değil, bizzat insandan öğrenilmiş “tecrübelerin” olduğu bir ansiklopedi…

Barış Bıçakçı, “Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin”de, birbirine zıt olmasa da, birbirinden oldukça farklı iki karakterin varoluş
sancılarının kıyılarında dolaşmasını, kişisel dertlerinin sıradanlığının, “sıra dışılığını” anlatıyor. Ayşe’nin Kerem’le olan gel-gitli aşkı, Halis Bey’in kendini “bilmemeye” adayışı, Bıçakçı’nın tüm bunları “kurgu içinde kurguyla” ustaca kurgulayarak farklı yönlere savrulup tekrar aynı çizgide buluşmalarını sağlaması kitabın bütününü oluştururken, ansiklopedideki tüm “maddelerin”, dünyaya yeni gelmiş okurlar için yazılmış olması da romana başka bir yerden bakmayı sağlıyor.

Bu haber adada kalmaya devam etsin mi?

Kalsın0SonuçlarGitsin
0 People voted this article. 0 Upvotes - 0 Downvotes.
svg

Aklında bir şey mi var?

Yorumları göster / Yorum yap

Cevap ver

Yükleniyor...
svg