Başarılı müzisyen Can Bonomo’nun ilk romanı “Ateşli Silahlar ve Bilardo” Mundi Yayınları etiketiyle yayımlandı. Bir moto-kuryenin Sultangazi’nin izbe sokaklarından kripto para âlemine uzanan hikâyesini anlatan kitap, bir yandan maddi sorunlarla dolu yaşamın gerçeklerini gözler önüne sererken diğer yandan varoluş dertlerin absürt bir komedisini konu ediniyor. Can Bonomo, ilk romanı “Ateşli Silahlar ve Bilardo”da modern dünyanın

Ödüllü şair ve müzisyen Ali Ulaş Akalın’ın yeni şiir kitabı “Savaşa Doğanların Şiirleri”, Ayrıntı Yayınları etiketiyle okurlarla buluştu. Hüzünle umudun iç içe geçtiği “Savaşa Doğanların Şiirleri”, adaletsizliğe boğulmuş dünya düzeninde, farklı şiddet şekilleriyle karşı karşıya kalmış her dilden insan topluluklarının hikâyelerini, birbirinden değişik mekânlar, coğrafyalar ve kültürlerden dökülen dizelerle anlatıyor. “Savaşa Doğanların Şiirleri”, insanlığın “yıkılmaya

Sanat eleştirmeni, medya teorisyeni ve düşünür Boris Groys’un “Sanat Eserine Dönüşmek” adlı kitabı, Feyza Yazıcı çevirisi, Ayrıntı Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluştu. Çağdaş sanat ve estetik üzerine derinlemesine bir analiz yapan kitap, kişilerin kendilerini birer sanat eseri olarak var etme, kabul etme ve kendilerini bu biçimde gösterme çabasını konu ediyor. Aynı zamanda sanatın, politik, toplumsal ve

George Orwell’ın kült romanı “1984”, “André Carrilho”nun illüstrasyonlarıyla canlandırdığı uyarlaması İş Kültür Yayınları etiketiyle yayımlandı. 20. yüzyılda yazılmış en güçlü romanlardan biri olan “1984”, aynı zamanda distopya edebiyatının en önemli eserlerinden biri olarak kabul ediliyor. Orwell’in 1949’da yayımlanan karşı-ütopyacı eseri, kâbusu gibi bir gelecek öngörüsüyle her yaştan okurun üzerinde sarsıcı bir etki bırakmıştır. Hafızasız ve

Laura Van Den Berg’in yazdığı “Üçüncü Otel” adlı roman, Epsilon Yayınevi’nden, Şebnem Tansu çevirisiyle okuyucuyla buluştu. Her yıl düzenlenen Yeni Latin Amerika Sineması Festivali’ne katılmak için Küba’nın Havana şehrine giden Clare isimli bir kadın, kentte dolaşırken ölmüş Richard’ı bir müzenin önünde bulur. Üzerinde, daha önce görmediği beyaz bir takım elbise olan Richard’ın peşine düşen Clare,

John Berger’in “Yaranın Sayfaları” adlı kitabı Metis Kitap tarafından Cevat Çapan çevirisiyle yayımlandı. “Şiirler, Çizimler, Fotoğraflar 1956-96” alt başlığıyla yayımlanan kitapta, Berger, şiir için şunları söylüyor: “On iki yaşımdan beri, yapabileceğim başka bir şey yoksa, şiir yazarım. Şiirler bir çaresizlik duygusundan doğar. Güçlerinin kaynağı da budur. Şiirler gerçekler karşısında çaresizdirler. Çaresizdirler, ama dayanıksız değillerdir, çünkü

Beyza Ertem ve Nisan Erdem’in yayıma hazırladığı Abdülhak Şinasi Hisar’ın İstanbul ve Boğaziçi Yazıları kitabı Everest Yayınları tarafından yayımlandı. Yazdığı her cümlede, paragrafta, metinde İstanbul’un seslerini, renklerini, tüm zenginliğiyle yansıtmayı başaran Abdülhak Şinasi Hisar’ın, “İstanbul ve Boğaziçi Yazıları” adlı kitabı Everest Yayınları etiketiyle yayımlandı. Hisar’ın 1930’larda kaleme aldığı metinlerden oluşan kitaba, dönemin İstanbul görselleri eşlik

Shirley Jackson’ın yazdığı, Berrak Göçer çevirisiyle Siren Yayınları tarafından yayımlanan “Güneş Saati”, Soğuk Savaş yıllarında yaşanan ayrışmanın yükselişe geçtiği, her kafadan çıkan kıyamet senaryolarını, paranoyanın dayanılmaz hafifliğini, inancın ve hakikatin sorgulanmaya başlandığı karmaşık atmosferi konu ediyor. “Güneş Saati”, bir taraftan gotik edebiyatın temel özelliklerini korurken diğer taraftan da gelmekte olan korkunç yeni dünya tahayyülüne ait

Elizabeth Sankey bir MUBI yapımı olan CADILAR (WITCHES) belgeselinde, annelik psikolojisi ile popüler kültürdeki cadı temsilleri arasındaki derin bağları keşfe çıkıyor. Dünya prömiyerini Tribeca Film Festivali’nde yapan ve gösterildiği birçok festivalde büyük ilgiyle karşılanan yapım, kişisel hikayeleri kültür ve sinema tarihiyle harmanlayarak çok katmanlı bir anlatı sunuyor. CADILAR, 22 Kasım’dan itibaren MUBI’de izlenebilir. Yönetmen, yazar

Her kitabın sayfaları arasında keşfedilmeyi bekleyen bir hazine yatar ancak bu hazinenin yolculuğu elinize ulaştığında değil, çok daha öncesinde başlar. 9 Kapı 1 Hazine işte bu büyü­lü yolculuğu keşfetmeniz için yazıldı. Kahramanlarımız Yaren, Efe, Doğa ve Doruk kitapların dünyasında sıradan okurlar ola­rak değil, kitabın doğuşuna şahit kâşifler olarak yer alıyorlar. Bu hikâye, bir kitabın ilk satırlarından başlayarak

Çocuk kitaplarıyla sevilen akademisyen, yazar Şener Şükrü Yiğitler, kış uykusuna yatamayan iki kardeş ayının ve onlara yardım eden bir çocuğun hikâyesini anlatıyor. Bir çatı katından kutuplara uzanan renkli macera, Büşra Kaygın Gafarov’un neşeli desenleriyle canlanıyor. Düşle gerçeğin sınırında dolaşan, kitapların büyüsünü yücelten resimli öykü, her yaştan okuru sevgi dolu bir yolculuğa çıkarıyor. Büyük Ayı ve

Max Frisch’in kaleme aldığı, İlknur Özdemir çevirisiyle Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan “Holosendeki İnsan”, doğayla insanın kadim kapışmasını konu edinen bir anlatı. Yaşlı bir adam olan Geiser, İsviçre Alpleri’nde izbe bir köyde yaşamını sürdürmektedir. Köy, aralıksız devam eden yağışlar yüzünden toprak kayması tehdidi altındadır. Geiser doğanın belirsiz ve amansız yapısıyla başa çıkmak için çabalarken, ansiklopedilerden ve

Geçtiğimiz yılın Kasım ayında gerçekleştirilen Bilge Karasu Günleri’nde sunulan bildirilerin yer aldığı “Bilge Karasu’yu Düşünmek”, Metis Yayınları etiketiyle yayımlandı. Yazar, düşünür ve çevirmen olarak Bilge Karasu’yu bugün okuyan, yorumlayan, bir bağlam kapsamında değerlendiren farklı kuşaklardan yazar ve araştırmacıların anıları, görüşlerini ve değerlendirmelerini bir araya getiren kitap, Karasu’nun Türkçe hakkındaki analizlerinden edebiyat tarihimizde kapladığı yere, üslubuna,

Fazlı Necip’in 1896-1897 yılları arasında Asır gazetesinde tefrika edilen “Cani mi Masum mu?” İş Bankası Kültür Yayınları etiketiyle yayımlandı. Selanik’in arka sokaklarında, kafeşantanları ve eğlence hayatını merkeze alan bir aşk ve cinayet romanı olan “Cani mi, Masum mu?”da, kitabın ana kahramanı Doktor Refik’in, babasının adının karıştığı bir cinayeti çözmesini konu ediniyor. Avrupa’da tıp okuyup yurda

“Almancada bir kelime olduğunu okumuştum. Almancada aslında milyonlarca duygunun harflerle hayat bulduğu bir sürü ilginç ve sihirli kelime var, mesela başka birisi üzgünken kişinin mutlu olması gibi veya o an orada olmadığın yerde olmayı istemek gibi. Yalnızca kasabaya gittiğim zaman böyle hissediyorum ben. En sevdiğim kelimeyse orman yalnızlığı ve ormanda tek başına, huzurlu, mutlu ve

Amerikan edebiyatının en önemli yazarlarından James Baldwin’in yazdığı “Şeytanı Gördüm”, Fatma Cihan Akkartal çevirisiyle Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlandı. Baldwin’in herhangi bir kategoriye sığmayan düzyazılarının bir örneği olan kitap, yazarın izlediği filmler üzerine kaleme aldığı metinlerden oluşuyor. Filmleri, ilk izlediği zaman ve ortamla birlikte, üretildikleri dönemin toplumsal ve siyasal atmosferi içinde inceleyen Baldwin, bir anlamda

İrlanda’nın ödüllü yazarlarından Keith Ridgway’in yazdığı “Şok” adlı kitap, Ata Türkoğlu çevirisi, İthaki Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluştu. Ridgeway’in uzun bir aradan sonra yayımladığı son romanı aynı zamanda Türkçeye çevrilen de ilk kitabı oldu. Dur durak bilmeyen partiler, asık yüzlü insanlar, kendilerini aramaya çıkmışken başkalarını bulanlar, zihinlerini açmaya çalışırken ruhunu ayyuka çıkaranlar, aralıksız konuşanlar, hikâyeciler ve

1968’de Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülen ilk Japon yazar Yasunari Kawabata’nın yazarlık kariyeri boyunca kaleme aldığı öykülerinden oluşan “Avuç İçi Öyküler”, Can Yayınları etiketi, Barış Bayıksel çevirisiyle Türk okurlarla buluşuyor. İlki 1920’de, sonuncusu ise Kawabata’nın ölümünden sonra, 1972’de yayımlanan ve yalnızlık, ölüm, yas, geçip giden ömür, yoksulluk gibi konuları içeren, minimalist bir tarzın ürünü olan

Yakın zamana kadar Kore tarihi hakkındaki bilgimiz Kore Savaşı’ndan ibaretti. Onun da sebebi malum: Kore Savaşı’na katılan Türk askerleri, oradaki şehitlerimiz ve yurda dönen gaziler. Bunların haricinde Kore tarihine veya kültürüne ilgi duyan pek kimse yoktu. Ancak son 10-15 senede beklenmedik bir şey oldu: Kore dizileri ve K-pop adı verilen Kore müziği bütün dünyayı kasıp

Mihrican Fırtınası Nazan Bekiroğlu’nun daha önce hiç yayımlanmamış denemelerini bir araya getiriyor. Yazarın kişisel hayatından izlerin belki de ilk kez bu açıklıkla görülebileceği denemeler bunlar.   Bir Mihrican fırtınası olarak yaşadığı emekliliğe geçişi, yeni kütüphanesini yerleştirmesi, kitapları, defterleri, lise yıllarında tuttuğu günlüğünden alıntıladığı samimi satırlar, sobacılar sokağında bir dükkânda alın terinin kutsallığını hissettiren yaşlı usta

Prof. Dr. Selçuk Şirin’in kaleme aldığı “Bakışınızı Değiştirecek 10 Deney” adlı kitap Mundi Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluştu.Şirin’in bir seri olarak tasarladığı, ilk basamağını “İnsan”ın belirlediği kitap, “İnsan denen varlığı ne kadar tanıyor, biliyoruz? Yoksa bildiğimizi mi sanıyoruz?” soruları etrafında şekilleniyor. “Bakışınızı Değiştirecek 10 Deney” serisinin ilk kitabı “İnsan”, insan psikolojisi hakkında yapılmış araştırmaların sonuçlarından yola

Edebiyatımızın kendine has kalemlerinden İlhami Algör’ün son kitabı “Jül Vern Seyahat Acentesi”, İletişim Yayınları etiketiyle yayımlandı. “Jül Vern Seyahat Acentesi”nde bir yolcunun yolculuğunun ardına düşen İlhami Algör, Jules Verne’in “Seksen Günde Devriâlem”inin kahramanı Phileas Fogg dünyanın etrafında dönmeye çalışırken, okyr da onunla birlikte kıtaları, şehirleri turluyor. Bir yandan döneme pranga vuran sömürgecilik sorunu üzerinden Verne’nin

Soyoung Park – Snow Globe Sürekli kışın hüküm sürdüğü bir dünyada, yalnızca iklim kontrollü Kar Küresi şehrinin vatandaşları bu dondurucu soğuktan kaçabilir; ne var ki görünüşte kusursuz bu toplum, buz tutmuş kalbinde karanlık ve tehlikeli sırlar saklamaktadır. Geniş bir kubbenin altında yer alan Kar Küresi, Dünya’da sıcak kalabilen son yerdir. Şehrin dışındaki çorak arazide yaşayan

Zeki Demirkubuz, Türk sinemasında kendine özgü bir dil geliştiren ve karakterlerin içsel dünyalarını derinlemesine inceleyen bir yönetmen olarak öne çıkar. Onun sineması, karanlık, melankolik ve gerçekçi bir yapıya sahiptir; insan ruhunun karmaşıklığını, ahlaki ikilemleri ve bireyin içsel çatışmalarını yansıtır. Demirkubuz’un eserleri, varoluşsal sorular, tutkular ve trajedilerle doludur. İşte yönetmenin en çok ses getiren beş filmi:

Narsisizm nedir? Narsistleri karakterize eden özellikler nelerdir? Narsistik istismara maruz kalan bireyin iyileşmesi mümkün müdür? İyileşme yolculuğu nasıl şekillenir? Narsist Birinden Nasıl Kurtulursunuz, Dr. Sarah Davies’in yıllarca süren klinik çalışmalarından ve kişisel deneyimlerinden hareketle kaleme aldığı, bir narsistle ilişkiyi anlamaya ve iyileştirmeye yönelik interaktif bir rehber. Yazarın örnek vakalarla zenginleştirdiği bu çalışma, narsisizmi anlamanıza, istismarı

Nuri Bilge Ceylan, Türk sinemasının en önemli yönetmenlerinden biri olarak, filmlerinde Türkiye’nin toplumsal, psikolojik ve kültürel derinliklerine güçlü bir bakış sunar. Yönetmenin sanatsal yaklaşımı, karakter analizleri ve sade anlatımı, izleyiciyi düşündürürken, aynı zamanda Türkiye’nin kırsal ve şehir hayatına dair samimi bir portre çizer. İşte Ceylan’ın filmografisinin öne çıkan beş filmi: Bir Zamanlar Anadolu’da, Kış Uykusu,

2019 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Avusturyalı yazar Peter Handke’nin “Son Destan” adını verdiği romanı Meyve Hırsızı – Ya da Ülke İçine Dönüşü Olmayan Yolculuk, Regaip Minareci çevirisiyle okurlarla buluştu! Ayrıntı Yayınları’nın edebiyatseverlerle buluşturduğu roman felsefi ve lirik bir dille, insanın anlam arayışını, yalnızlık ve aidiyet duygusunu, doğanın huzurunu ve bireysel özgürlüğü sorguluyor. Paris yakınlarındaki bir köyden

1938 yılında, uzak bir Galler adasının kıyılarına ölü bir balina vurur. Tüm hayatını adada geçirmiş Manod için bu hem bir kıyamet alameti hem de adanın kıyılarının ötesinde neler olabileceğinin bir sembolü gibidir. Babası ve kız kardeşiyle yaşayan genç Manod, ailesinin nesiller boyunca ev bildiği güzel ama bir o kadar da sert adanın ötesindeki hayatı keşfetme

Kütüphaneler, yalnızca kitapların saklandığı yerler değil; geçmişten günümüze gelen bilgi hazineleri, kültürlerin zengin mirasını taşıyan kutsal mekânlardır. Dünyanın dört bir yanında yer alan bazı kütüphaneler, büyüklükleri ve içerikleriyle ziyaretçilerini adeta bir zaman yolculuğuna çıkarır. İşte dünya çapında en prestijli ve zengin koleksiyonlara sahip 5 kütüphane: 1. British Library (Londra, İngiltere) Londra’da bulunan British Library, dünyanın

Berlin’den ödüllü “Genç Pehlivanlar” adlı belgeseliyle tanıdığımız Mete Gümürhan’ın ilk kurmaca uzun metrajlı filmi “Beraber”, 29 Kasım’da Bir Film dağıtımıyla sinemalarda. Rotterdam’dan İstanbul’a taşınmak zorunda kalan on dört yaşındaki Zeki’nin, burada yeni tanıştığı gençlerle yaşadığı tehlikeli ama bir o kadar da eğlenceli maceraları konu alan filmde, Alihan Şahin, Hayat Van Eck, Mina Demirtaş, Lorin Merhart,