
Aşk nedir? Bir tamamlanma yanılsaması mı, yoksa acı, ıstırap ve illüzyon taşıyan kolektif bir olay mı? Lima ve Amsterdam arasında yaşayan sanatçı Wynnie Mynerva, Société galerisindeki Almanya’daki ilk kişisel sergisi “Dust of Love” (Aşkın Tozu) ile bu en eski fabllardan birini mercek altına alıyor. Irk, cinsiyet ve cinsellik bağlamında yaşadığı kişisel şiddet deneyimlerinden beslenen Mynerva’nın pratiği, geleneksel aşkın temellerini sorgularken, bedene ve cinselliğe dair normatif kabulleri yeniden yapılandırıyor.
Mynerva, galeri mekânını sarmalayan sürükleyici bir tekstil enstalasyonuna dönüştürerek, geleneksel yağlı boya tablolarını bir dizi sahnede sunuyor. Sanatçının resim yapma eylemi, onun için bir “yaşayan süreç” ve “düşünme ve hissetmenin bir belgesi”; bu da ona, Batı’nın aşka dair teorilerinin anlamsal sınırlarına meydan okuma imkanı veriyor.
Serginin odak noktası olan büyük yağlı boya tablo, kolonyalizm ve Katolik inancının Peru’daki mirasının, cinsellik ve arzu deneyimini nasıl yönettiğine dair eleştirel bir sorgulama sunuyor. Merkezi tuvalde çoklu karşılaşmalar açığa çıkıyor:
Mynerva, resimlerini kasıtlı olarak acı, ıstırap ve yanılsama gibi duygusal motiflerle yüklüyor. Bu, Batı’nın aşk anlatılarını, onların dayandığı temel bir yokluğu ifşa etmek için parçalara ayırıyor.
Ana tuvale eşlik eden dört küçük, dikey kadın portresi, sahneye tanık olan figürler olarak yer alıyor. Hepsi bağımsız ve kendine yeten bu figürler, bir silah taşıyor ya da bir yara izi taşıyor; kurbanlık ve güç ikiliğini aynı anda yansıtıyorlar. Bu, Mynerva’nın öz belirleme ve dirence dair kişisel biçimlerinin bir yankısıdır. Mynerva’nın dışavurumcu alanı, görüntünün çöktüğü, sadece haz, bakış ve özlemin kaldığı bir spekülasyonla boşluğu dolduruyor.






