Norveç doğumlu, Kongo kökenli sanatçı Sandra Mujinga, son yıllarda Avrupa sanat sahnesinde adından en çok söz ettiren isimlerden biri. Hem görsel sanatlar hem de müzik sahnesinde üretim yapan Mujinga, gölge, görünmezlik, teknolojik beden ve Afrofütürizm gibi kavramları işlerinin merkezine alıyor.
Mujinga’nın eserlerinde ilk göze çarpan şey, ışık ve karanlık arasındaki gerilim. Onun mekânları, izleyiciyi bir anda içine çeken, zaman algısını kıran atmosferlerle dolu. Özellikle son yıllarda sergilediği “Pervasive Light” adlı üç kanallı video enstalasyonu, bedeni parçalara ayırarak görünmezleştiren estetiğiyle büyük yankı uyandırdı. Burada bedenler birer hayalet, birer siluet gibi hareket ediyor; izleyiciye hem bir varlık hem de bir yokluk hissi veriyor.
Sanatçının üretiminde Afrofütürizm önemli bir damar. Geleceği tahayyül ederken geçmişin sömürgecilik deneyimlerini unutmayan, siyah kimliğin görünürlüğünü sorgulayan bir yaklaşımı var. Bedenler çoğunlukla tanınmaz, bazen yalnızca gölge ya da ışığın kırıntısı olarak görünür. Bu, hem görünür olmanın yüküne hem de görünmezliğin bir direniş biçimine işaret ediyor.
Mujinga aynı zamanda bir müzisyen ve DJ. Sanat pratiklerinde ses önemli bir rol oynuyor. Sergilerinde kullandığı elektronik müzikler, görsel atmosferi daha yoğun bir deneyime dönüştürüyor. İzleyici yalnızca görmüyor, aynı zamanda bir “frekans alanında” bulunuyormuş gibi hissediyor.
Eserlerinde kullanılan materyaller ve teknikler de dikkate değer: video projeksiyonları, üç kanallı yerleştirmeler, dijital baskılar, tekstil yüzeyler ve mekânı bütünsel bir deneyime dönüştüren ışık oyunları. Bunların hepsi, Mujinga’nın “görünürlüğün politikası” üzerine düşünmesini sağlayan araçlar.
Eleştirmenler, onun sanatını zaman zaman siberpunk estetiği ile Afrikalı ritüelistik öğeler arasında bir yerde tanımlıyor. Yani hem geleceğin distopik dünyasına hem de kadim kültürlerin hatırasına işaret eden melez bir dil kuruyor.
Apartman No:26 Notu
Sandra Mujinga’nın eserlerine bakmak, sadece bir sanat deneyimi değil, aynı zamanda bugünün politik ve kültürel tartışmalarına açılan bir pencere. Görünmezliğin estetik bir stratejiye dönüştüğü işleri, bize “var olmanın” her zaman sadece görünmekle ilgili olmadığını hatırlatıyor. Bizim için Mujinga, 21. yüzyıl sanatının en çarpıcı örneklerinden biri çünkü onun dünyasında gölge, ışıkla yarışmıyor; tam tersine ışığın en güçlü anlatıcısına dönüşüyor.