Antonio Gramsci’nin yazdığı “Hapishaneden Mektuplar”, İletişim Yayınları tarafından Cemal Erez, Meral Erez çevirisiyle okuyucuyla buluştu. Gramsci’nin 1926-1937 yılları arasında yazdığı, toplamda 489 mektuptan oluşan ve ölümünün ardından uzun bir süre sonra bir araya getirilen “Hapishaneden Mektuplar”, entelektüel bir düşünce ve dava insanın zihinsel dünyasını, insani taraflarını en samimi biçimde yansıtan metinler olarak dikkat çekiyor. Her satırı derin bir ahlaki ve entelektüel sorgulama içeren mektuplarda, küçük sevinçler ve kederler de kendine yer buluyor.
20. yüzyılın en önemli Marksist düşünürlerinden biri olan Antonio Gramsci, 1926’da İtalya’daki faşist rejim tarafından tutuklanıp hapse tıkıldı. On yıldan fazla bir süre cezaevinde, tek başına bir hücrede kalan Gramsci’nin mahpusluk yılları onun hayata karşı olan tutumunu direncinin sınandığı bir dönemdi. Tüm zorlu şartlara rağmen, fikirlerinden, mücadelesinden ve bir düşünce insanının üretiminden asla vazgeçmeyen Gramsci’nin bu mektupları, aynı zamanda onun hayatla arasındaki tek bağı olmasından dolayı, onu anlamak için ayrı bir öneme sahip.
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum yap