Fransız sanatçı Jeremy Demester’in Galerie Max Hetzler, Londra’daki onuncu kişisel sergisi “Nile”, izleyiciyi hem fiziksel hem de ruhsal bir akarsuyun izini süren yeni resimler ve kağıt üzerine eserlerden oluşan bir yolculuğa çıkarıyor. Sergi, adını antik ve hikayelerle dolu Nil Nehri’nden alıyor; yaşamın, canlılığın ve kadim uygarlıkları şekillendiren bağlantının bir simgesi olarak, her bir eserin tematik giriş noktasını oluşturuyor.
Ouidah’tan Londra’ya: Malzemenin Şansı
Demester, çalışmalarının büyük bir kısmını Benin’de yaşadığı ve çalıştığı Ouidah’taki yerel pazarlardan temin ettiği alışılmadık yüzeyler üzerine kuruyor. Sanatçı, bu süreçte şansı bir araç olarak kullanıyor.
-
Benzersiz Yüzeyler: Yeni tabloların çoğu geleneksel olmayan yüzeyler üzerine yapılmış: branda (tarp), bakır ve yerel pamuk ile keten. Çizimleri ise kenevir veya çay ile boyanmış pamuklu bezden el yapımı kağıtlar üzerine uygulanmıştır.
-
Nile I ve Branda: Nile I adlı eser, Batı Afrika’da kargo ve mallar için koruyucu örtü olarak kullanılan, her yerde bulunan günlük bir malzeme olan branda üzerine boyanmıştır. Ortaçağ parşömenlerini anımsatan bu branda, güneşte ağararak, tozla beneklenerek ve rüzgarla yıpranarak zamanın izlerini üzerinde taşır.
-
Bakır Aynalar ve Ruhsal Dünya: “Chant” başlıklı üç bakır resim, parlak metalik bir ışıltı üzerinde zengin tonlarda dönen soyutlamalar sunar. Demester, Cilalı bakırın, Kalkolitik dönemde (MÖ y. 4000) ilk aynalardan biri olarak kullanıldığına dikkat çekiyor. Bu eserler, antik dünya, ruhsal dünya ve şimdiki an arasında sembolik ve tarihsel iplikler örüyor.

Şiir, İçgüdü ve Entoptik Çizimler
Demester, kompozisyonlarını planlamaz; içgüdü, spontanelik ve sezgiye göre çalışır. Eser gruplarına kendi yazdığı şiirler eşlik eder ve sanatçı bu durumu “Resim, şiirlerin çevirisidir,” diyerek açıklıyor.
-
Rüya ve Bellek: Drifting continuities in ammonites territory (House of the cascade) adlı eseri, başlı başına bir şiir niteliğindedir. Provence’taki çocukluğunu anımsatan bu tablo, akan bir şelaleyi ve altın renginde, ışıkla yıkanmış yemyeşil bitki örtüsünü çağrıştırarak hafızanın, vizyonların ve rüyaların canlı bir soyutlamaya dönüştüğünü gösterir.
-
Entoptik Fenomenler: “Entoptic Drawings” (Entoptik Çizimler) başlıklı sekiz kağıt üzerine çalışma, entoptik fenomenlerden ilham alır. Bunlar, gözün içinden kaynaklanan ve trans veya psikedelik gibi değişmiş bilinç hallerinde zihin tarafından görünür hale gelen görsel desenlerdir. Bu çizimler, Frankfurt am Main’daki Frobenius Enstitüsü’nün arşivinden çok katmanlı elleri gösteren mağara resimleriyle kaplı bir fon önünde sergilenir; bu, sanatçının atalarına bir saygı duruşudur.
-
Breathe Serisi: Serginin en büyük eserleri olan “Breathe” tabloları, sanatçının “orkestra müziği gibi bir araya geldiğini” açıkladığı ritmik katmanlarla inşa edilmiştir. Lantern ise, zengin kehribar paletiyle ateşin titrek parıltısını çağrıştırır ve daha derin anlam arayışında başkalarına eşlik eden ruhani rehberlere bir övgü niteliği taşır.
Figürasyon ve soyutlama, geçmiş ve şimdi, görünür ve gizemli arasında gidip gelen “Nile”, alternatif dünyalar arasında bir diyalog kurmaya davet ediyor.

🎨 Jeremy Demester: “Nile” Sergi Bilgileri
Jeremy Demester’in (d. 1988, Digne, Fransa) yeni eserlerinden oluşan kişisel sergisi “Nile”, 5 Kasım 2025 tarihinde Galerie Max Hetzler’in Londra’daki 41 Dover Street adresindeki mekanında açılmıştır ve 20 Aralık 2025 tarihine kadar ziyaret edilebilir. Sanatçı, Benin’de çocukların eğitim ve sağlık ihtiyaçlarını destekleyen kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan Atoké’nin de kurucusudur. Eserleri Fondation Louis Vuitton ve Istanbul Modern gibi önemli koleksiyonlarda yer almaktadır.












