İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin zamana meydan okuyan bahçesi, bu kez modern sanatın güçlü ve düşündürücü sesiyle buluşuyor. Heykel sanatçısı Nilhan Sesalan’ın, “İz Kalır, Ben Kaybolurum” başlıklı sergisi, tam da bu mekânın sunduğu derinlikli atmosfere bir saygı duruşu niteliğinde. Sanatçının müzeyi bir “terapi alanı” olarak tanımlaması, bu serginin sadece bir sergileme alanı değil, aynı zamanda kişisel bir yolculuğun da yansıması olduğunu gösteriyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığının “100+2 Süreli Müze Sergileri Projesi” kapsamında hayata geçen bu sergi, sanatçının 2025 tarihli üç anıtsal yapıtını tarihi dokuyla buluşturuyor. Her biri 3 metre yüksekliğinde, taş yontu, paslanmaz çelik ve kaynak malzemelerden yapılmış bu heykeller, hem geçmişin hem de geleceğin izlerini taşıyor. Sesalan, eserlerinde “kaybolan benlik ve kalan iz” temasına odaklanarak, sanatın kendisini barındırdığı düşünce ve süreçten hareket ediyor.
Bu sergi, sanat danışmanlığını Sanat Tarihçisi Hasan Karakaya’nın üstlendiği bir proje. Heykeller, geçmiş/şimdi/gelecek üçlemesiyle; hafıza, zaman ve varoluş arasında bağlar kuruyor. Nilhan Sesalan’ın fütüristik eserleri, müzenin geçmişten geleceğe uzanan hikayesini kendi çağdaş diliyle yeniden anlatıyor.
Bu eşsiz sergi, geçmişin izleri arasında kaybolup, sanatın geleceğe uzanan sesini duymak isteyen herkesi bekliyor. 31 Ekim 2025 tarihine kadar İstanbul Arkeoloji Müzeleri bahçesinde bu zamansız diyaloğa tanık olabilirsin.
