Summart, 17 Eylül – 31 Ekim 2025 tarihleri arasında Seda Gazioğlu’nun galerideki ilk kişisel sergisi Kitab-ı Nazar / The Book of the Gaze’i sanatseverlerle buluşturuyor. Sanatçı, üretiminde uzun süredir merkezine aldığı insan bilişi, ritüeller, kadim inançlar ve doğaüstü ile gündelik arasındaki karmaşık ilişkiyi bu kez “nazar” ve “bakış” kavramları üzerinden yeniden yorumluyor. Sergi, batıl inançlardan yola çıkan araştırmaların bir “hakikat sorgulaması”na dönüşmesine alan açıyor: izleyen kendini hakikatin sahibi sanırken, izlenenin ta kendisi hakikate dönüşüyor. Ancak hakikat sabit değil; zihin gördüğünü hafıza, bilgi ve beklentilerle yoğuruyor ve çoğu zaman inandırıcı bir yanılsamaya evriliyor.
Foucault’nun Panoptikon’unda olduğu gibi birey yalnızca gözetimle değil, görünür olma ihtimaliyle de davranışlarını düzenliyor. Kuantum fiziğinin “gözlem müdahaledir” prensibi bu düşünceyi bilimsel düzlemde yineliyor. Anadolu kültüründe ise bu gücün adı çoktan konmuş: nazar. Kaynağı belirsiz olsa da kimi zaman sevgiyle, kimi zaman kıskançlıkla, kimi zaman da sessiz bir kıyasla yüklenmiş bakış, yalnızca bir inanç değil, gündelik hayatı şekillendiren görünmez bir disiplin mekanizmasına dönüşüyor. Yeni doğan bir bebekten düğünlere, yeni bir arabadan sıradan bir başarıya kadar, fazla görünmek tehlike taşır ve çoğu zaman bir kurban verilerek iyiliğin bedelsiz kalmasının önüne geçilir. Böylece bakış, yalnızca görmek değil, aynı zamanda bir iktidar biçimine dönüşür.
1991 İstanbul doğumlu Seda Gazioğlu, geleneği çağdaş sanat pratiğiyle buluşturan üretimleriyle dikkat çekiyor. Sanat eğitimine New York’ta Parsons School of Design’da başlayan, ardından İngiltere’de Central Saint Martins’te sürdüren Gazioğlu, 2014’ten bu yana yağlı boya, metal heykel, video ve dijital sanat gibi farklı mecralarda üretiyor. Çalışmalarında sık sık buluntu ya da antika objeleri, özellikle de Türk halılarını kullanarak belleği ve ritüeli işlerinin merkezine yerleştiriyor. Gazioğlu’nun sanatında zihnin yorumlama içgüdüsü, kültürel kodların taşıdığı yük ve bilimin gözleminin gerçeği dönüştürmesi aynı noktada birleşiyor: bakış, yalnızca görsel bir eylem değil, gücün ve hakikatin yeniden tanımlandığı bir alan.
