Akıştasın: Sinema Devlerinden Sürreal Yolculuklara, Festival Filmlerinden Nostaljik Klasiklere!

Yükleniyor
svg

Sinema Devlerinden Sürreal Yolculuklara, Festival Filmlerinden Nostaljik Klasiklere!

Eylül 4, 20257 dk okuma süresi

Sinemaseverler, yeni ayın gelişiyle birlikte iştah kabartan bir haberimiz var! MUBI’nin eylül seçkisi, sinemanın en ikonik isimlerinden bazılarının başyapıtlarını, festivalin en çok konuşulan yeni filmlerini ve Türkiye’den dikkat çekici yapımları bir araya getiriyor. Bu ay, ekranlarımızda Joe Wright’ın çarpıcı “Mussolini: Yüzyılın Oğlu” dizisinden, Vice Media efsanesinin yükselişini anlatan belgesele, David Lynch’in sürreal labirentlerinden Yorgos Lanthimos’un gerilim dolu dünyasına kadar pek çok unutulmaz yapım bizi bekliyor. Gelin, bu dolu dolu seçkinin öne çıkanlarına birlikte göz atalım!

David Lynch Seçkisi: Bilinçaltının Karanlık Labirentleri

MUBI, eylül ayında bizi, sinema tarihinin en ikonik isimlerinden David Lynch’in dört filmiyle karşı karşıya getiriyor. Bu seçki, Lynch sinemasının karşıt uçlarını mükemmel bir şekilde birleştiriyor:

  • INLAND EMPIRE (2006): Yönetmenin son uzun metrajlı filmi, Hollywood’un karanlık ve gerçeküstü yüzüne yapılan, akıllara durgunluk veren bir yolculuk.
  • MULHOLLAND ÇIKMAZI (2001): Sinema tarihinin en baştan çıkarıcı filmlerinden biri olarak kabul edilen bu başyapıt, Hollywood’un rüya dünyasının ardındaki kabusları gözler önüne seriyor.
  • FİL ADAM (1980): Oscar’a aday gösterilen bu çarpıcı film, dış görünüşüyle toplumdan dışlanmış ama ruhunun güzelliğiyle insanlığı derinden etkileyen bir adamın hikayesini anlatıyor.
  • STRAIGHT’İN HİKÂYESİ (1999): Lynch’in en sade ve en duygusal filmi olarak bilinen bu yalın yol hikâyesi, yönetmenin sadece bilinçaltının karanlık labirentlerinde değil, aynı zamanda gerçek hayata dokunan insani hikayelerde de ne kadar usta olduğunu kanıtlıyor.

Bu seçki, Lynch’in dehasının tüm yönlerini keşfetmek için eşsiz bir fırsat sunuyor.

Francis Ford Coppola Seçkisi: Epik Bir Dahi’nin İki Yüzü

MUBI, bu ay bizleri sinema tarihinin efsanevi yönetmenlerinden Francis Ford Coppola’nın iki farklı dönemine tanıklık etmeye davet ediyor:

  • DEMENTIA 13 (1963): Coppola’nın ilk uzun metrajlı filmi, gotik atmosferi, kara film öğeleri ve gerilimli anlatımıyla yönetmenin tür sinemasına ilk cesur adımını gösteriyor.
  • KIYAMET (APOCALYPSE NOW) (1979): Joseph Conrad’ın “Karanlığın Yüreği” adlı romanından uyarlanan ve Vietnam Savaşı’nın yıkıcı gerçeklerini perdeye taşıyan bu film, sinema tarihinin en çarpıcı savaş destanlarından biri olarak kabul ediliyor. Coppola’nın hem erken dönem denemelerini hem de olgunluk çağındaki epik vizyonunu keşfetmek için mükemmel bir seçki.

Yorgos Lanthimos’tan Gelen Gerilim ve Diğer Festival Filmleri

  • KUTSAL GEYİĞİN ÖLÜMÜ (THE KILLING OF A SACRED DEER) (2017): Yorgos Lanthimos’un Cannes’da En İyi Senaryo Ödülü’nü kazanan filmi, başarılı kalp cerrahı Steven’ın mükemmel aile hayatının, hayatına giren gizemli bir genç yüzünden nasıl yavaşça çöktüğünü anlatıyor. Mitolojik bir adalet hikayesini, rahatsız edici atmosferi ve soğuk görselliğiyle modern bir aile trajedisine dönüştüren bu psikolojik dram, izleyiciyi derinden etkiliyor.
  • VAHŞİ ELMAS (WILD DIAMOND) (2024): Agathe Riedinger’in Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye için yarışan çıkış filmi, güzelliğe ve şöhrete takıntılı genç bir kadının, modern toplumun dayattığı yüzeysel değerlerle nasıl boğuştuğunu gösteriyor. Genç oyuncu Malou Khebizi’nin güçlü performansıyla dikkat çeken film, şöhretin ve görünüşün arkasındaki boşluğu cesurca gözler önüne seriyor.
  • BİR ZAMANLAR GELECEK: 2121 (2022): Serpil Altın’ın Türkiye’nin ilk “yeşil film”i olarak dikkat çeken distopik bilimkurgu filmi, iklim krizi nedeniyle yaşanmaz hale gelen bir dünyada, yeraltı kolonilerinde yaşayan bir ailenin vicdani ikilemlerini ele alıyor.
  • MERHABA CANIM (2021): Ulaş Tosun’un şair Arkadaş Z. Özger’in hayatına odaklanan belgeseli, heteronormativiteye karşı bir başkaldırı niteliği taşıyan mısraları takip ederek, şairin kişiliğine, ailesine, topluma ve “beklenmedik” ölümüne dair izler sürüyor.
  • BARS (2023): Orçun Köksal’ın, İstanbul Film Festivali’nde En İyi İlk Film Ödülü’nü kazanan filmi, soyu tükenmiş Anadolu parsını araştıran iki zooloğun yolculuğunu takip ederek, mit, kayıp kimlik ve doğa arasındaki kırılgan ilişkiyi sorguluyor.
  • YAZIN SONU (2022): Sis Gürdal’ın kısa filmi, 17 yaşındaki Ada’nın ilk yaz aşkını yaşarken ailesinin baskısıyla yüzleşmesini anlatıyor; gençlik, bastırılmış istekler ve aidiyet temalarını akıcı bir dille işliyor.
  • HAYALLER, UMUTLAR ve DÖNEN YUNUSLAR (2024): Adil Burak Aydın’ın kısa filmi, yeni bir teknolojiyle önceki yaşamında kim olduğunu öğrenmeye çalışan Erdi’nin, çıktığı içsel yolculukta kişisel tatminsizlikleriyle yüzleşmesini konu alıyor.
  • ÜTOPYA’DAN SEKİZ KARTPOSTAL (2024): Radu Jude ve Christian Ferencz-Flatz’ın belgeseli, Romanya’nın post-komünist dönemine ait televizyon reklamlarından oluşan hicivli bir kolaj sunuyor.

Bu eylül seçkisiyle MUBI, yine bizlere sadece filmler değil, aynı zamanda düşünecek, tartışacak ve ilham alacak birçok hikaye sunuyor!

Bu haber adada kalmaya devam etsin mi?

0 People voted this article. 0 Upvotes - 0 Downvotes.
Yükleniyor
svg