Akıştasın: Murat Beşer: Nesrin Hanım’ın anlatacak çok şeyi var!

Yükleniyor
svg

Murat Beşer: Nesrin Hanım’ın anlatacak çok şeyi var!

Mayıs 1, 20259 dk okuma süresi

Komşu, haberi sana okumamı ister misin?

Müzik yazarı Murat Beşer kısa bir süre önce sahnelerimizin en özel seslerinden Nesrin Sipahi’nin hayatını anlatan bir kitap kaleme aldı. İletişim Yayınları’ndan çıkan bu çalışmanın ilk baskısı çok kısa sürede tükendi. Biz de kitabın henüz dumanı tüterken Murat Beşer’le “sahnelerin, radyoların ve plakların hanımefendisi” Nesrin Sipahi’yi ve kitabı konuştuk.

Bu kitabın hikayesini dinleyerek başlayalım mı?
Nesrin Sipahi Kitabı, önce planlarım arasında olmayan, masamın üzerine hoş bir tesadüf sonucu gelmiş ama çalışma esnasında beni çok memnun etmiş bir çalışma oldu. Memnuniyetimin en belirgin tarafı, bu çalışmayı sürdürürken müzik tarihimize ilişkin çok şey öğrenmiş olmam. Nesrin Hanım çocukluk günlerimde radyomuzdan küçücük odamıza yayılan sesler arasında en fazla hafızamda kalanlardan biriydi. Bu ses, kendisini 2016 yılında bir televizyon programının kulisinde karşı karşıya geldiğimizde yeniden yankılandı.

Tereddüt etmeden kendisine kitap teklifinde bulundum. Evet yanıtı iki yıl sonra geldi, çünkü ilk sorduğumda “benim anlatılacak neyim var ki?” demişti. Ancak anlattıkça ortaya çıktı ki, Nesrin Hanım’ın anlatacak çok şeyi vardı. Evime yürüme mesafesinde 20 dakika süren uzaklıkta bulunan Teşvikiye’deki evine düzenli ziyaretlere başladım. Arada bir aksıyor olsa da, bir buçuk yıla yakın haftada bir gün çarşambaları öğleden sonra yaklaşık bir iki saatlik ziyaretlerim oldu. O sohbetlerden çıkardığım tüm notları, diğer malzemelerle buluşturdum ve kendime has bir yazı diline aktardım ve böylelikle kitap çıktı.    

Çok kısa sürede kitabın ilk baskısı tükendi. Böyle bir ilgi bekliyor muydunuz?
İlk kitabım Yoldan Çıkmış Simalar için de bir beklentim yoktu. Kimselerin tanımadığı insanların hikayeleri kimi ilgilendirir ki diye düşünürken kitap beş baskıyı bitirdi. Nesrin Sipahi Kitabı için beklenti daha yüksek ki, bir haftada ilk baskı tükendi. Şimdi ikinci baskı bitmek üzere. İçinde bulunduğumuz şartları, toplumsal-siyasi-ekonomik altüst oluşları düşündüğünüzde, bir kitap için bu iyi bir durum.  

Birbirine destek olan farklı milletlerden insanların huzurla yaşadığı ama varlık vergisi sonrasında huzurun yerini huzursuzluğa bırakmasını, komşuluk ilişkilerinin bozulmasını kitapta okurken bir kez daha o günler ve o insanlar adına üzüldüm. Kitabı hazırlarken dikkatinizi en çok neler çekti? Sizi en çok neler etkiledi?
Kitabın o kısımları gerçekten üzücü bir döneme denk geliyor. Bir dönem hakkında bize tanıkların dilinden aktarılanlarla çok fazla fikir veriyor. Burada en dikkat çekici nokta, belli bir kesime uygulanan baskı ve terör aslında halkın duygularını temsil etmiyor oluşu. Çünkü o dönem İstanbul mahallelerinde sıkı komşuluklar yaşanıyor ve insanlar birbirinin kökenine bakmaksızın birbirine sahip çıkıyor. Birlikte büyümüş, yıllarca birlikte yaşamış insanların köklerinden topraklarından mallarından koparılması utanç verici. Ve Nesrin Hanım bu günleri komşularının çektikleri acı dolayısıyla yaşamış, onların acılarını hissetmiş.

Nesrin Sipahi, ilk müzik derslerine 13 yaşında Ermeni komşusunun teşvikiyle başlamış. Sizce o komşu olmasa Sipahi’nin müzik kariyeri başlamadan biter miydi?
Erken yaşta komşusu fark etmeseydi bile, kısa bir süre sonra Nesrin Hanımı muhakkak birisi keşfederdi. Burada keşfedilmesinden ziyade Nesrin Hanım’ın dönemin şartlarına, imkansızlıklarına ve babasının izin vermemesine karşın gösterdiği inat ve direnç önemli. O komşu olmasa hikâye belki başka şekilde gelişirdi ama muhakkak gelişirdi.  

Zeki Müren’inde Nesrin Sipahi’nin kariyerine güzel bir dokunuşu olmuş. Bu iki ismin yolu nasıl kesişiyor?Nesrin Hanım, Zeki Müren ile Ankara Radyosu’nda tanışmış. Zeki Müren Çankırı’da asker ama “torpilli” olduğu için Ankara’da kalıyor. Sıklıkla da radyoya gelip bant dolduruyor. Bu kayıtlardan biri boş yer yokluğundan yapılamayacakken, Nesrin Hanım yerini Zeki Müren’e veriyor ve tanışıyorlar, aralarında iyi bir ilişki başlıyor. Zeki Müren de yıllar sonra Nesrin Hanım’ın sahneye çıkışı esnasında bir takım ilişki ve imkanlara kapılar açıyor, yardımcı oluyor, teklifler götürüyor. Bu konunun ayrıntıları kitapta yer alıyor.   

Nesrin Sipahi, gazinolarda da sahne alıyor. 70’li yıllarda gazinolarda sahne alan isimlere ve müzisyenlere karşı bir emek sömürüsü de söz konusu. O yılların gazino ortamını ve hiyerarşisini nasıl?
Gazinolar dönemi sanatçılar üzerinde yoğun bir baskı ve sömürünün kol gezdiği dönemlerden biriydi. Büyük paralar döndüğü için tuhaf bir ilişki sistemi söz konusuydu. Kültürel yüzünde ise Nesrin Hanım gazino tarihimizin en güzel ve yüksek zamanlarına denk gelmişti. Gazinolar 60’li yıllarda eğlence hayatımızın en önemli alanlarından biriydi.

Zengini olsun fakiri olsun halkımızın da müzik dinlemek ve eğlenmek için en çok tercih ettiği yerlerden biriydi. Aslında gazino Nesrin Hanım’ın hiç istediği bir şey değildi ama sahneye çıkmayı ekonomik ihtiyaçlar münasebetiyle kabul etmişti. Nesrin Hanım 60’li yılları olağanüstü bir yoğunlukta yaşamış, bazen haftada sekiz program yapmış, bazen günlerde evine gelemediği olmuştu. Örneğin 1961 yılbaşı gecesi sekiz programa birden koşturmuştu. 

Nesrin Sipahi’yi diğer starlardan daha farklı kılan özellikleri nelerdir?
Nesrin Hanım bir assolist olarak diğerlerinden üstündü, zira yetenek bir yana radyodan gelmişti ve aldığı eğitim onu avantajlı kılıyordu. Bunun dışında gerek repertuar çeşitliliği gerek sahne kostümleri açısından çok zengindi. Bazen şarkıdan şarkıya kıyafet değiştirdiği olurdu. Nesrin Hanım dönemin gazino kültürüne dahil oluşuyla bir farklılık yaratmış, kimselere benzemeyen bir assolist profili çizmişti. Gerek radyoda, gerek plaklarda gerekse de sahnelerdeki icrası kusursuzdu.

Sırtını saza yaslamadan okur, sesinin gücüyle yükselir ve okuduğu her şarkıya içeriğine uygun bir ruh katardı. Yaptığı her harekette o kadar kendinden emindi ki, hocaları bunları onun bilgisinin ve estetik gücünün ürünü olarak takdir ederlerdi. Bir diğer önemli özelliği ise halk müziği olsun, sanat müziği olsun, Batı müziği ya da pop müzik olsun, ayrım yapmaksızın hepsini benzer bir güzellikte başarıyla icra ederdi.  

Bu haber adada kalmaya devam etsin mi?

0 People voted this article. 0 Upvotes - 0 Downvotes.
svg

Aklında bir şey mi var?

Yorumları göster / Yorum bırak

Cevap ver

Yükleniyor
svg