“Her şeyden önce, çevrenizdeki dünyaya bakın, çünkü en büyük sırlar en olmadık yerlerde saklıdır hep. Sihire inanmayanlar, onu hiçbir zaman bulamazlar.”
Roald Dahl
İşte bu alıntı, kalemini çok sevdiğim Ömer Açık’ın Günışığı Kitaplığı’ndan yayımlanan son kitabı Hikâyenin Kalbi’nden. Roald Dahl ve onun gibi kıymetli çocuk edebiyatı yazarlarının kitaplarıyla nefes alan bir yetişkin olarak, böyle kıymetli yazarları okumayan çocuk kalmasın isterim.
Gelelim bu yazının öznesi, elimden bırakmadan okuduğum Hikâyenin Kalbi’ne.
Kitapta ana konu etrafında birden fazla meselenin ele alınışı ve konuların tatlılığı pek hoştu. Hele ki, Çocukluğunu Yaşayamamış Yetişkinler Derneği yok mu, ne şahane fikir. Bu kitabı okuyan ister çocuk olsun ister büyük insan, kendi hayatından bir kare ya da bir kişiyi, olay örgüsü içinde görebilir, gözünde hemen birini canlandırabilir çünkü, kahramanlar hepimizin hayatında olan kişiler aslında. Mesela, Yeter öğretmeni ben tanıyor gibiyim. Nereden mi? Ortaokul yıllarımdan, farklı bir dersin
öğretmeni olarak bire bir aynısı benim hayatımda var oldu.
Baş kahramanımız İlginç. Evet, çocuğumuzun adı İlginç ve karakterine çok yakışan bir ismi var. İlginç‘in anneannesi, emekli öğretmen Gülüş Hanım, torununun ön ayak olmasıyla mahallede kurulan Çocukluğunu Yaşayamamış Yetişkinler Derneği’ne üye olur. Derneğe katıldıktan sonra, sihirli bir değnek değmişçesine hayatı renklenir. Onu gören İlginç de okul da bir dernek kurmayı düşünür. İsmi bile kafasında hazırdır: Kitap Sevmeyenler Derneği
İlginç’e hak vermemek ne mümkün. Kitap okumayı o da diğer arkadaşları da sevmiyor, çünkü öğretmenlerinin verdiği okuma listesinin sıkıcılığı, sevmeseler de kitabı zorla okutması bir de özet çıkarmalarını istemesi yüzünden zavallı yavrucaklar kitaba da okumaya da nefretle bakıyorlar.
Fakat işler değişir, değil mi?
İlginç’in okuluna gelen yeni Türkçe öğretmeni Bahar Hanım’ın güncel yaklaşımı, çocuklara çok eğlenceli kitaplar sunan bir liste vermesi, okumanın hayal gücünü güçlendiren, okuru bambaşka diyarlara götüren, keyifli bir eylem olduğunu özenle anlatması, özet defterlerini rafa kaldırıp, yerine okudukları kitaplardan çok sevdikleri alıntıları sınıfla paylaşarak tartışma ortamı sunması, çocuklara söz hakkı vermesi, onun girdiği sınıflardaki çocukların okumaya bakışını değiştiriyor.
Eline kitap almayan çocuklar bir anda kitap kurdu olup çıkıveriyorlar ama bu durum sabit fikirli velileri ve yıllardır yeni çıkan kitapları okumayan, okuma, değerlendirme yöntemlerini kesinlikle değiştirmekten kaçınan okulun kıdemli Türkçe öğretmeni Yeter Hanım’ı da düşündürüyor. Veliler ortalığı karıştırıp, yeni önerileri sorgulamaya başlıyorlar ve okul yönetimini Bahar öğretmene karşı manipüle etmeye kadar işi götürüyorlar.
Hikâyede tüm bu olaylar olurken Bahar öğretmenin kitap seçkisinde yer alan Kumkurdu’ndan tutun da Bay ve Bayan Kıl’a, Turgut Uyar’ın bir şiirinden tutun da okur haklarını anlatan Daniel Pennac’ın Roman Gibi kitabına dair şahane kitap önerileri ve alıntılar var. Hepsini not aldım, okumadıklarımı hemen okuyacağım.
Ezcümle, Hikâyenin Kalbi bana bir kez daha, çocuklara okumak istedikleri kitapları özgürce seçmelerinin onları zamanla nasıl da bilinçli bir okur haline getirebileceğini, biz yetişkinler kadar onların da okur hakları olduğunu hatırlattı. Bırakalım da küçükler ne okuyacaklarına kendileri karar versin. Tabii ki hatalı seçimler yapabilirler, bu noktada onlara rehberlik ederek yol gösterebiliriz ancak bir çocuk eline bile almak istemediği bir kitabı kesinlikle baskı hissederek okumamalı. Bu eylem zaten okumak olmaz. Okur gibi görünmek olur ve biz de okuma kültürüne mesafeli çocuklar yetiştirmiş oluruz.
Son olarak, kitabın sonunda çok sevdiğim, usta yazar Muzaffer İzgü’ye selam gönderilmesi de yüzümde hoşnut bir tebessüm bıraktı. Kaleminize sağlık sayın Açık ve bir kez daha teşekkürler Günışığı Kitaplığı!
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum yap