Ryan Murphy, Monster antolojisini bu kez belki de korku tarihinin en ürkütücü figürlerinden biriyle sürdürüyor: Ed Gein. İsmine aşina olmayanlar için Gein, 1950’lerde işlediği cinayetlerin ötesinde, mezar soygunları ve insan derisiyle yaptığı eşyalarıyla tarihe geçti. Fakat onu asıl “ölümsüz” kılan şey, sinema üzerindeki etkisi oldu. Psycho’daki Norman Bates’ten The Texas Chain Saw Massacre’daki Leatherface’e, Silence of the Lambs’taki Buffalo Bill’e kadar, korku türünün en unutulmaz karakterleri onun gölgesinden doğdu.
Yeni dizide Ed Gein’i, bambaşka bir görünüme bürünen Charlie Hunnam canlandırıyor. İlk fragmanda, deriden yapılmış lambalar ve annesine saplantılı bir adamın rahatsız edici sesiyle tanışıyoruz. Arada Alfred Hitchcock’un sesi (Tom Hollander tarafından canlandırılmış) “Onu en çok ne şoke etti?” diye soruyor. Kamera, Gein’in çiftliğinde bulunan dehşet koleksiyonunu tararken, bu sorunun yanıtı izleyicinin zihninde yankılanıyor.
Murphy ve Ian Brennan, Gein’in hikâyesini anlatmanın kolay olmadığını kabul ediyor: sosyallikten uzak, kırsalda yaşayan, yavaş yavaş deliliğe sürüklenen bir adamın hikâyesi küresel bir seyirciye fazla gelebilirdi. Ama işin içine onun sinemaya olan etkisi girince, çerçeve bir anda netleşiyor. Çünkü Gein’in yarattığı gölge yalnızca tekil bir suç dosyası değil, 20. yüzyıl korku kültürünün damarlarına işlemiş bir motif.
Dizi, yalnızca Gein’in suçlarını değil, bu suçların nasıl kurmaca karakterlere dönüştüğünü de gözler önüne seriyor. Korku sineması tarihini anlamak isteyen herkes için, Ed Gein’i bilmek demek Bates’i, Leatherface’i, Buffalo Bill’i yeniden düşünmek demek. Murphy’nin ifadesiyle: “Gein muhtemelen 20. yüzyılın en etkili insanlarından biri, ama insanlar bunu bilmiyor.”
Monster: The Ed Gein Story 3 Ekim 2025’te Netflix’te yayına giriyor.
Apartman No:26 Notu
Bazen kurmacanın en dehşet verici tarafı, gerçekte çoktan yaşanmış olmasıdır.