Hollywood uzun süredir video oyun uyarlamalarıyla flört ediyor, ama bu kez eşleşme tam yerini bulmuş gibi: Yellowstone’un yaratıcısı, Hell or High Water ve Wind River’ın senaristi Taylor Sheridan, Paramount’un büyük ölçekli Call of Duty film projesinin başına geçti. Yönetmen koltuğunda ise yakın çalışma arkadaşı Peter Berg oturacak. Bu iş birliği, sinemada sadece yeni bir aksiyon-franchise doğurmakla kalmayabilir; aynı zamanda modern Amerikan militarizminin hikâye anlatımı üzerinden yeniden tartışıldığı bir dönemi de başlatabilir.
🎮 Oyunlardan Savaş Sinemasına
“Call of Duty”, yirmi yılı aşkın süredir popüler kültürün savaş anlatılarını şekillendiren en etkili oyun serilerinden biri. Ancak oyun serisinin en büyük gücü —yani her versiyonun farklı bir dönemde geçen, bağımsız bir savaş deneyimi sunması— sinemaya uyarlama açısından da en büyük zorluğu oluşturuyor.
Sheridan ve Berg’in önünde şu sorular duruyor:
Bir oyuncu deneyimini seyirci deneyimine nasıl dönüştürürsün?
Bir oyunun hızını, stratejisini ve kaosunu karakter odaklı bir hikâyeye nasıl tercüme edersin?
Bu sorular, Sheridan’ın sinemasının merkezine çok uygun. Çünkü onun dünyasında çatışma yalnızca silah sesleriyle değil, ahlaki gri alanlarla ölçülür.
🪖 Sheridan Evreninde Savaşın Anatomisi
Taylor Sheridan’ın filmografisinde (özellikle Sicario, Hell or High Water, Wind River) ortak bir damar vardır:
Amerikan topraklarının sertliği, erkekliğin kırılganlığı ve hayatta kalma içgüdüsü.
“Call of Duty” projesi bu temaların askeri karşılığını bulduğu bir alan.
Sheridan’ın kurduğu dünyalarda kahramanlık genellikle sorgulanır; savaş, kahraman yaratmaktan çok, insanın karanlık tarafını açığa çıkaran bir testtir.
Bu nedenle film, sadece patlamalar ve stratejik operasyonlar sunan bir aksiyon olmayacak gibi duruyor — aksine, askeri anlatının arkasındaki psikolojik ve politik katmanları öne çıkarabilir.
⚙️ Paramparça Evreni Birleştirmek
Oyun serisinin farklı dönemleri —II. Dünya Savaşı, Soğuk Savaş, Modern Warfare, hatta geleceğin siber cepheleri— şimdi Sheridan’ın elinde bir tür sinematik evren potansiyeline dönüşebilir.
Bu, Yellowstone dizileriyle (1883, 1923, Lioness) benzer şekilde, çok boyutlu ve dönemsel bir “Call of Duty Evreni” fikrinin ilk adımı olabilir.
Yani belki de bu film sadece bir başlangıçtır.
Paramount, eğer Sheridan-Berg ikilisinin başarısını sürdürürse, yıllara yayılan bir askerî antoloji serisi doğabilir.
🎬 Gerçekçilik ve Mit Arasında
Sheridan’ın senaryolarında savaş, bir ulusun gururu değil; bir karakterin içsel çöküşünün fonudur.
“Call of Duty” gibi bir markayı bu kadar büyük kılan şey de tam olarak budur:
oyuncuya kahramanlık hissi yaşatırken aynı zamanda insan kırılganlığını hissettirmesi.
Eğer Sheridan bu ikili dengeyi yakalayabilirse, film yalnızca oyun severleri değil, modern savaş sinemasını özleyen izleyicileri de yakalayabilir.
🕯️ Sonuç
Paramount henüz vizyon tarihini açıklamadı. Ancak bir şey net:
Bu proje, yalnızca bir oyun uyarlaması değil — savaş, kahramanlık ve çağdaş Amerikan ruhu üzerine yeni bir sinema anlatısının başlangıcı olabilir.
Taylor Sheridan’ın ellerinde, “Call of Duty” sadece cephanelerle değil, vicdanla da savaşan bir film olacak gibi duruyor.
Apartman No:26 Notu
Savaşın estetiği artık sadece kan ve dumanla değil, anlatının kendisiyle yeniden yazılıyor.
Sheridan bu filmiyle, “Call of Duty”yi bir oyun değil, bir modern mitoloji haline getirmeye hazırlanıyor.












