Claudia Alarcón ve liderliğini yaptığı Silät sanat kolektifinin büyüleyici, yarı soyut ve capcanlı renklerle bezenmiş tekstil eserleriyle tanışmak, adeta ruhunuzda derin bir iz bırakır. Arjantin’in kuzeyindeki Salta bölgesinden 100 Wichí kadını dokumacısından oluşan bu çok kuşaklı kolektif, 2023’te kurulmuş ve ismini “message” anlamına gelen “Silät”ten almıştır; bazı kaynaklarda “notice” veya “alert” olarak da geçtiği görülse de, her haliyle bir aktarımın, bir iletişimin adı olduğu aşikardır.

Fotoğraf:Gregory Volk
Matrilokal Wichí toplumunda, orman bitkisi chaguar’ın liflerinden, doğal boyalarla renklendirilerek kadınlar tarafından yapılan ortak dokumalar, kadim zamanlardan beri hayati bir rol oynamıştır. Wichí mitolojisinde kadınların gökyüzünde yıldızlar olarak yaşadığı ve chaguar ipleriyle yeryüzüne indiği anlatılır. Bu geleneksel sanatın en bilinen örneklerinden biri, yiyecek taşımak için kullanılan ve içinde anıları, anlatıları barındıran, karmaşık geometrik desenlere sahip el dokuması çantalar olan yica’lardır. Kolektifin her bir üyesi tarafından kendine özgü bir tasarımla yapılan 100 yica’dan oluşan devasa duvar enstalasyonu “Un coro de yicas” (Yicaların Korosu), bu eserlerin etkileyici çeşitliliğini ve zenginliğini gözler önüne serer.

Fotoğraf:Gregory Volk
Arjantinli küratör Andrei Fernández’in, María Carri ve Claudia Alarcón ile birlikte yürüttüğü çalışmalar, Wichí dokumacılığını özellikle büyük ölçekli eserler ve çağdaş sanat bağlamında yenilikçi formlara taşımada önemli bir rol oynamıştır. Bu sayede sanat eserlerinin görünürlüğü ve ekonomik potansiyeli büyük ölçüde artmıştır. Bu gelişme, sığır yetiştiriciliği yapan yerleşimcilerin tehditleri, ormanların yok olması, yoksulluk, ırkçılık ve devlet baskısı gibi Wichí halkının karşı karşıya olduğu ciddi tehditler göz önüne alındığında oldukça olumlu bir durumdur.
Duvarlarda resim gibi sergilenen büyük, ortaklaşa yapılan tekstil eserleri (yaklaşık altı buçuk fit kareye kadar), Wichí kadınlarının yüzyıllardır kullandığı geleneksel yica dikişini kullanır. Bu dokumalar, hem bakılan hem de içinden görünen, ağ benzeri yapılar oluşturur. Gözler gibi, dünyaya ve göklere açık olup, toprağı, gök cisimlerini, insan ve insan olmayan hayvanları kanalize ederler. Sergi salonunda Alarcón’un kendi elinden çıkmış, daha sıkı dokunmuş antik dikiş tekniğiyle yapılmış iki parça da bulunur ki, bunlar gerçekten görülmeye değerdir.

Fotoğraf:Gregory Volk
“Los caminos de la presencia wichí” (Wichí Varlığının Yolları) gibi eserler, düzensiz geometrik şekilleri ve çok renkli zikzak bantlarıyla durağan bir sanat eseri olmaktan çok, bir veya birkaç yolculuğu anımsatır. Uzaktan, yakından ve yanlardan bakıldığında dalgalanan şekilleri ve renk geçişleriyle bu esere şahit olmak adeta bir vecd halidir. Tıpkı diğerleri gibi, bu eser de cömert ve ruh dolu bir his uyandırır.
“Nosotras, hijas de las estrellas” (Biz, Yıldızların Kızları) adlı eser, günümüzü mitolojik Wichí köken hikayesiyle buluşturur. Üst kısma yakın parlayan sarı şekiller yıldızları andırır. Altlarında ise insan figürüne dair ufak bir ipucu olabilirken, bütün haline dokunmuş gri bölümler parçalanmış geceyi andırır. Kızıl kahve ve kırık beyaz zikzaklar ise saf, akıp giden enerji gibidir; adeta salınım yapar ve titreşirler. Bu, sergideki göksel temalı birçok eserden sadece biridir.
Bu eserlerdeki geometrik soyutlama, Güney Amerika ve Modernist soyutlamanın farklı tarzlarıyla kesişir. Ancak Alarcón’un şu değerlendirmesi daha da çarpıcıdır: “Kumaşta yaptığımız geometrik şekillerin anlamları var; her biri bir mesaj. Bazı şekiller kuşlara, ayak izlerine, kedi gözlerine, manzaralarımıza gönderme yapıyor […].” Wichílerin binlerce yıldır yaşadığı çevreyle kurduğu derin bağ, bu iddialı ve derinden etkileyici tekstillerde elle tutulur gibidir. Tüm sergi, bu oldukça kritik zamanda Wichí estetiğinin, kozmolojisinin ve toplumunun önemini vurgular.
Bu dokumalar, sadece iplik ve renklerden ibaret değil; bir halkın ruhunu, tarihini ve geleceğe dair umutlarını taşıyan birer canlı mesajdır. Peki siz, bu dokumaların sessiz fısıltılarında hangi hikayeleri duyuyorsunuz?

Fotoğraf:Gregory Volk
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak