Bugüne kadar yayınladığı teklilerle dinleyicilerin beğenisini kazanan Yasemin Rosa ile özgürlük, kayıp, korku ve aşk gibi evrensel temaları işlediği ilk albümü Beşer’i ve müzik yolculuğunu konuştuk.
Müzik yolculuğunun başladığı günden bugüne baktığında hikaye senin için nasıl ilerliyor? Neler biriktirdin şu ana kadar?
Çok küçük yaşlarda, çok büyük hayaller ve istikrarla başladı her şey. 20 yaşlarında yaptığım bir planlama vardı. Bugün ise o planlamanın çok ilerisindeyim ve olacakların çok uzakta olmadığını görüyorum. Beni müzikte var olmak ve bir yerlere gelmekten daha çok mutlu edebilecek bir hikaye yoktu. Hikayem benim için olağanüstü ilerliyor. Bu yolda çok şey biriktirdim ve kendimde de çok yol aldım. Beni en mutlu eden şey her koşulda ilerlediğimi, her geçen gün daha da geliştiğimi görebilmek. Onlarca demom var biriktirdiğim ve son derece bağlı olduğum ve canı gönülden sevdiğim yol arkadaşlarım, destekçilerim var. Yapabileceğim en güzel birikimdir benim gözümde.
Şarkılarının sözlerini kendin yazıyorsun. Müziğini yaparken en çok nelerden besleniyorsun ya da senin üretkenliğini neler artırıyor?
Sanırım en çok acıdan besleniyorum. Mutluluğu dillendirmek çok zor. Biraz tıkanıyorum bunu yaparken. Üretkenliğimi en çok arttıran şey de soyutlandığım anlar oluyor. Gündelik hayatta yaptığım okumak, bir şeyler dinlemek, güzel bir kahve içmek. Bunların hepsi bana ilham oluyor. Yaşadığım ve yaşanılabilecek her şeyi dökebiliyorum sözlerime.
Bugüne kadar birçok tekli yayınlamıştın ancak yakın zamanda yayınlanan “Beşer” senin ilk albümün ve aynı zamanda da önemli bir adım. Yayınladığın günden bu yana da oldukça güzel dönüşler aldın, neler hissediyorsun?
Öncelikle bir albüm yapmış olduğumun farkına çok geç vardım, anladığım o gece kendimle gurur duydum ve çok duygulandım. Geri dönüşler beni her gün çok mutlu ediyor. Her geçen gün geri dönüşler de artıyor. İnsanlara dokunabilmiş ve uzaktan bile sarılabilmiş olmak çok duygulandırıyor beni. Çok yoğun çalıştığım bir albümdü benim için, şimdi ise bu albümü insanlara duyuracağımız çok yoğun bir döneme daha girmeye hazırlanıyorum. Hayatımda bundan daha mutlu olacağım bir yoğunluk olamazdı. Çok heyecanlıyım.
Albümün hazırlık süreci nasıl geçti peki, seni en çok zorlayan neler oldu?
Albümün hazırlık süreci çok keyifli geçti. Önceki soruda söylediğim gibi yoğun ama bir o kadar da keyifli geçti. Albüm genelinde beni özellikle zorlayan bir şey oldu diyemem ama albümdeki parçalardan biri olan Matem hem yazım süreci, hem de stüdyo olarak en çok zorlandığım parçam oldu. Yazarken de söylerken de duygularımı dizginlemek zor oldu benim için. Hikayesi gereğiyle de hayatımın en zor şarkısı oldu ve öyle de kalacaktır.
Albümde özgürlük, kayıp, korku ve aşk gibi evrensel temaları işlediğin 7 şarkın yer alıyor. Albüm yolculuğu başlamadan temaların belli miydi yoksa süreç içerisinde mi belli oldular?
Tüm şarkılar hazır olduğunda albüme başladık. Albümün adı vesilesiyle de bu söylediğiniz her şeyi yaşayan bir canlı olmanın ağırlığını taşıyan bizlerin, Beşer’in bir gösterimi bu albüm. Hissedilenleri tek bir düzlemde var etme eseri diyebilirim.
Albümün çıkış şarkısı olan Sonbahar’ın Samet Eruzun ve Ümit Şahin yönetmenliğinde çekilen klibi kısa sürede dikkatleri üzerine çekti. Klip süreci nasıl ilerledi?
İlk önce klibin hikayesini ve nasıl bir ortamda çekileceğini ve bu hikayeyi nasıl anlatabileceğimiz üzerine çalıştık. Samet ve Ümit gerçekten de çok başarılı ve bakış açıları çok farklı bir ikili. Yapacağımız işin çok güzel bir şekilde sonuçlanacağından çok emindim. Klibi çok hızlı bir şekilde tek günde çektik. Herkes ne istediğini ve ne yapacağını biliyordu. Herkes tarafından beğenilmesi de beni çok mutlu ediyor. Çok güzel dönüşler aldım.
Kendini ve müziğini yavaş yavaş duyuruyordun, albümle birlikte bu daha bir ivme kazandı. Neler düşünüyorsun bu konuda?
Yavaş yavaş ilerleyen bir sürecin, en güzel dönemindeyim. Artık her şey daha sağlam. Tamamen müziğimle ilerliyorum artık. İnsanlarla buluşmama da çok bir zaman kalmadı. İşler ilerledi ve bunun farkında olan insanlar bana çok destek oluyorlar. İnsanlarla buluşacağım için sabırsızlanıyorum.
İlk albüm önemli bir eşik, bu eşiği gayet başarılı bir şekilde geride bıraktın. Şimdi gelecek hayalin, hedeflerin neler?
İlk albümüm benim gözümde çok iyi bir albüm oldu. Gerçekten tüm şarkılarımın bana hissettirdiği her şeyi, herkesin hissedebileceğine ve kesinlikle kaliteli bir iş yaptığımı düşünüyorum. Gelecek hayalimde herkes gibi tabi ki de Harbiye mevcut. Klişe biliyorum. Belki daha da büyük sahneler kim bilir. İçimdeki ses bana bunun olacağını sürekli fısıldıyor ve ben de canı gönülden inanıyorum. Şüphem yok bile diyebilirim. Hedefim sürekli var olmak ve sürekli üretmek. Dillendirebildiğim sürece hep yazmak ve söylemek istiyorum.

Şu anda müzik endüstrisinde her şey giderek popülizme hizmet etmeye başlıyor. Sesler, sözler, tarzlar… Sen bu filtrelerden sıyrılmak için neler yapıyorsun?
Bu durum beni çok üzüyor ve kaliteli müzik üretmek artık çoğu kişinin tercihi arasında bile değil. Ekonomik durum da bunu çok fazla etkiliyor, emin olabilirsiniz. Artık insanlar dinlenen neyse ve bana hangi tarz kazandıracaksa onu yapayım diyorlar bence. Önemli olan, kazanacakları şey para olsa bile kendilerini kaybetmemeleri. Özellikle bazı konularda dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ben sadece kendi müziğimi, kendi zevkime göre yapmaya çalışıyorum. Yaptığım işin kaliteli olduğuna da inanıyorum. Popülizm akışını dinleyen dinleyiciler olduğu kadar, benim gibi müzisyenleri dinleyen ve kendini bulan dinleyiciler de var. Ben kendimin beğenmediği hiçbir işi yapmak istemiyorum ve sıyrılıyorum.
Son olarak, albümün ardından bu yıl içinde yayınlanmayı bekleyen tekliler var mı?
Evet. Hazırlık aşamasında olduğumuz projelerimiz var fakat sürprizi bozmayalım. (Gülüyor)
Apartman Dedikoduları
-Komşuluğu üç kelimede tanımlar mısın?
Samimi, Candan, Şans
-Bir cümle ile mahalle senin için ne ifade eder?
Ait hissedersen çok huzurlu, hissetmezsen hapishane.
-En çok neyin dedikodusunu yaparsın?
Popülizme hizmet eden şarkıların…
-En sevdiğin çocukluk oyuncağı?
Oyuncak gitarım.
-En sevdiğin çocukluk şarkın?
Aşkın Kanunu. 23 Nisan’da bu şarkıda dans etmiştim. 🙂
-En sevdiğin sokak oyunu?
Bilmem. Özellikle sevdiğim bir sokak oyunu yok sanırım. Sokakta voleybol oynamayı severdim ama özellikle sokak oyunu diyemeyiz buna 🙁
-Başucu 5 kitabın?
Montaigne – Denemeler
Oruç Aruoba – İle
Şükrü Erbaş – Bütün Şiirleri
Murat Gülsoy- Ve Ateş Bizi Tüketiyor
İhsan Oktay Anar- Puslu Kıtalar Atlası
-Vazgeçilmez 5 filmin?
İşe Yarar Bir Şey (Pelin Esmer)
Portrait of a Lady on Fire (Celine Sciamma)
The Wind Will Carry Us (Abbas Kiarostami)
The Green Ray (Eric Rohmer)
Frances Ha (Noah Baumbach)
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak