İspanyol yönetmen Isabel Coixet, My Life Without Me ve The Bookshop’tan sonra bir kez daha duyguların çıplak, incelikli coğrafyasına dönüyor. Üç Veda (Tre ciotole), ölümcül hastalıkla mücadele eden yazar Michela Murgia’nın aynı adlı son romanından uyarlama; kaybın, vedanın ve sevginin sessiz ısrarı üzerine yapılmış zarif bir sinema ayini gibi. Başrollerde Alba Rohrwacher, Elio Germano ve Sarita Choudhury yer alıyor. Filmin prömiyeri 2025 Toronto Uluslararası Film Festivali’nde yapıldı ve eleştirmenlerden “lirik, içsel ve duyusal olarak dürüst” yorumları aldı.
Küçük Bir Tartışmadan Sonsuz Bir Mesafeye
Marta (Rohrwacher) ve Antonio (Germano), sıradan bir tartışmanın ardından birbirlerinden kopan bir çift. Coixet bu ayrılığı, üç farklı “veda” hikayesi üzerinden anlatıyor: bir evliliğin sönüşü, bir dostluğun vedası ve bir hayatın sessiz sonu. Her biri, kaybın farklı bir yüzü. Yönetmen, anlatısını dramatik patlamalar yerine sessizlikler ve bakışlarla kuruyor. Birlikte içilen çorba, odada yankılanan bir nefes, kapanmayan bir kapı… Üç Veda, bu küçük jestleri bir tür duygusal koreografiye dönüştürüyor.
Coixet’in Duygusal Gerçekçiliği
Coixet, insanın kalbini “izleyen” bir yönetmen. Kamerası yargılamıyor, anlamaya çalışıyor. Her sahne, bir anıya dönüşme potansiyeli taşıyor. Roma ve Trastevere yalnızca arka plan değil; duyguların geçtiği fiziksel alanlar haline geliyor. Film boyunca, kaybın estetiğiyle yaşamın kırılganlığı yan yana duruyor. Işığın bir yüzü okşayıp diğerini gölgeye bırakması bile anlam taşıyor. Coixet’in dünyasında güzellik, asla rahatlatıcı değil; hep geçici, hep solmaya yakın.
Oyunculuklar: Sessizliğin İçinde Yankılanan Performanslar
Alba Rohrwacher, Marta rolünde olağanüstü bir sadelik sergiliyor. Karakterinin içsel çatışması—kabullenme, direnç, hatırlama—her bakışına sızıyor. Elio Germano, Antonio’nun pişmanlıkla örülü yalnızlığını incelikle taşıyor.
Sarita Choudhury ise hikâyeye bilgelik, yorgunluk ve zarafet katıyor. Aralarındaki diyaloglar az ama yoğun; sözcüklerin bittiği yerde jestler konuşuyor. Film, söylenmeyenlerin sineması.
Bir Dönemin Duygusal Haritası
Üç Veda, çağdaş Avrupa sinemasında yükselen “ilişki minimalizmi” dalgasının bir yansıması. Geçmiş Yaşamlar ve Evlilikten Sahneler gibi filmlerde olduğu gibi, büyük duyguları küçük anlarda buluyor. Coixet için ayrılıklar dramatik değil, doğal bir evrim. Film, aşkın kalıcılığını değil, kırılganlığını anlatıyor. Ölümü bir son olarak değil, sevginin biçim değiştirdiği bir süreç olarak ele alıyor. Her “elveda”, aynı zamanda hatırlamanın bir yolu.
Sinema Dili: Hafif, Şeffaf, Dayanıklı
Görüntü yönetimi şiirsel bir dinginlik taşıyor. El kamerasının hafif titremeleri, karakterlerin duygusal istikrarsızlığını yansıtıyor. Işık çoğu zaman sabahın ilk saatlerinde, bir ilişkinin sonuna benzeyen soluk bir tonla kullanılıyor. Coixet’in sineması, sessizliği estetize ediyor ama süslemiyor. Her detay —bir pencere, bir kase çorba, bir nefes arası durak— yaşamın sonuna yaklaşırken var olmanın zarif ağırlığını hissettiriyor.
Kayıp, Hafıza ve Kabulleniş Üzerine
Film, ölüm fikrini yüceltmiyor; onu sıradanlaştırıyor. Tıpkı aşk gibi, kayıp da hayatın olağan bir parçası. Coixet’in kamerası, insanın unutmaya çalışırken aslında nasıl hatırladığını gözlemliyor. Hafıza burada bir yük değil, hayatta kalma biçimi.
Eleştirmenlerden: “Nazik, Hüzünlü, İnsanî”
Variety, filmi “aşkın sessiz çözülmesinin aydınlık bir portresi” olarak tanımladı. Cineuropa, Coixet’in vedayı “sinema diline dönüştürdüğünü” yazdı. La Repubblica, filmi “Michela Murgia’nın ruhuna zarif bir ağıt” olarak niteledi. Tüm eleştirmenlerin ortak noktası şu: Üç Veda, izlenmekten çok hissedilmek için yapılmış bir film.
Apartman No:26 Notu: Nazik, Derin ve Unutulmaz
Üç Veda (2025), aşkın ve kaybın insanda bıraktığı sessiz yankıyı anlatan bir film. Coixet’in sabırlı yönetmenliği ve Rohrwacher’in kırılgan performansı, basit bir hikâyeyi yaşama, unutma ve hatırlama üzerine bir meditasyona dönüştürüyor. Her son, bu filmde bir başlangıcın yankısı. Her “veda”, aslında hâlâ süren bir sevginin biçim değiştirmiş hâli.
Coixet bir kez daha hatırlatıyor: Bazı filmler sona ermez — yalnızca sessizleşir.












