İspanyol yönetmen Carlos Marques-Marcet, “10.000 KM” ve “Anchor and Hope” gibi filmlerinden tanıdığımız samimi ve derinlikli anlatımını, son eseri “There Will Be Dust” (Polvo Serán) ile yeni bir boyuta taşıyor. 2024 yapımı bu drama, trajikomedi ve müzikal öğeleri sıra dışı bir şekilde harmanlayarak, ölüm, aşk ve aile bağları üzerine cesur, dokunaklı ve yer yer neşeli bir sorgulama sunuyor.
Filmin merkezinde, terminal bir hastalığa yakalanan ve yaşamının kontrolünü kaybetmek istemeyen Claudia (efsanevi Ángela Molina) ve kırk yılı aşkın süredir hayat arkadaşı olan, tiyatro yönetmeni Flavio (Alfredo Castro) var. Claudia, İsviçre’de ötanazi ile hayatına son vermeye karar verdiğinde, Flavio onsuz bir hayatı düşünemez ve onunla birlikte ölmeyi seçer. Bu sarsıcı karar, kızları Violeta’yı (Mònica Almirall) ve diğer yetişkin çocuklarını bir araya getirir. Aile, hem bu “son kutlama”ya katılmak hem de kendi duygusal karmaşalarıyla yüzleşmek zorunda kalır. Marques-Marcet, bu zorlu ve hassas konuyu, dramatik yoğunluğun yanı sıra beklenmedik müzikal sayılar ve komedi unsurlarıyla harmanlayarak, izleyiciye alışılmadık ama etkileyici bir deneyim sunuyor.
Marques-Marcet, filmin ölüm gibi ağır bir konuyu ele almasına rağmen, yaşamın ve aşkın zenginliğini kutlayan bir ton tutturmayı başarıyor. Filmin dili, diyalogların ötesine geçerek, çağdaş dans performansları ve hatta Busby Berkeley’i anımsatan müzikal sekanslarla duygusal derinliği ifade ediyor. La Veronal dans topluluğunun Marcos Morau liderliğindeki performansları, hikayeye benzersiz bir ritim ve duygu katıyor. Bu, kelimelerin yetersiz kaldığı anlarda bedenin ve hareketin devreye girdiği, sinematik açıdan cesur bir tercih. Yönetmen, Gabriel Sandru’nun görüntü yönetmenliğiyle, hem karakterlerin iç dünyalarının kırılganlığını hem de dış dünyadaki karmaşayı yakalayan duyarlı kadrajlar ve fotoğrafik açılar kullanıyor. Film, klostrofobik iç mekanlarla genişleyen dış mekanlar arasında ustaca geçişler yaparak, hem bireysel kederin hem de paylaşılan neşenin alanını çiziyor.
Ángela Molina ve Alfredo Castro‘nun performansları, filmin en güçlü yanlarından biri. Molina, hastalığına rağmen yaşama tutunma arzusunu ve son arzularını dillendiren Claudia rolünde adeta parlıyor. Castro ise Flavio’nun eşine olan bağlılığını ve onsuz yaşamla yüzleşememe korkusunu derinden hissettiriyor. İkilinin arasındaki kimya, filmin trajikomik tonunu ustaca taşıyor ve izleyiciyi hem güldürüp hem ağlatan anlar yaşatıyor.
“There Will Be Dust”, zorlu bir konuyu ele alırken bile hayatın absürt, neşeli ve karmaşık yönlerini kucaklama cesareti gösteren bir film. Marques-Marcet, filmin aynı zamanda göç, homoseksüellik ve ötenazi gibi konulara da değindiğini belirtiyor. Bu çok katmanlı yapı, filmi sadece bir “veda” hikayesi olmaktan çıkarıp, insan deneyiminin geniş bir yelpazesini kucaklayan zengin bir anlatıya dönüştürüyor.
Film, uluslararası festivallerde büyük beğeni topladı ve önemli ödüllere layık görüldü:
- Toronto Uluslararası Film Festivali (TIFF) 2024: Carlos Marques-Marcet’in filmi, festivalin en prestijli ödüllerinden biri olan Platform Ödülü’nü oybirliğiyle kazandı. Jüri, filmin “aşırı patosu mizahla karıştırma yeteneğini” ve “büyük bir biçimsel cürete, nefes kesici bir görsel şıklığa ve derin bir insanlık hissine” sahip anlatımını övdü.
- Valladolid Uluslararası Film Festivali (Seminci) 2024: Filmin açılış filmi olarak seçilmesiyle birlikte 2 ödül kazandı ve 3 dalda aday gösterildi.
- Gaudí Ödülleri (Katalan Sinema Akademisi Ödülleri) 2024: Film, 4 ödül kazandı ve 14 dalda aday gösterildi.
- Rotten Tomatoes: Eleştirmenlerin %100’ü tarafından olumlu yorumlar alarak 7.4/10 ortalama puanla dikkat çekti.
“There Will Be Dust”, Carlos Marques-Marcet’in en iddialı ve olgun çalışması olarak kabul ediliyor. Hayatın kaçınılmaz sonuna cesur, taze ve ödüllendirici bir bakış sunan bu film, hem düşündürücü hem de eğlenceli olmayı başararak, izleyicinin kalbine ve zihnine dokunan unutulmaz bir sinema deneyimi vaat ediyor.
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak