Yükleniyor
svg

Tim Hawkinson’ın “CABINET PICTURES” Sergisi

Haziran 12, 20254 dk okuma süresi

Tim Hawkinson adını duyduğumuzda, aklımıza genellikle gündelik malzemelerden yarattığı devasa, mekanik heykeller gelir. Ancak Miles McEnery Galerisi’ndeki “Cabinet Pictures” sergisi, sanatçının tamamen farklı, neredeyse zıt bir yönünü ortaya koyuyor. Burada devasa enstalasyonların yerini, avuç içine sığacak kadar küçük, mücevher hassasiyetinde işlenmiş yağlı boya paneller alıyor. Bu, Hawkinson’un dünyasına bir anahtar deliğinden bakmak gibi; samimi, yoğun ve beklenmedik.

Sergideki resimlerin görsel dili, ilk bakışta fotorealist bir hassasiyet taşısa da, yüzeyin altına inildiğinde çok daha fazlasını barındırıyor. Hawkinson, iPhone ekranının soğuk, dijital ışığını, yağlı boyanın kadifemsi ve zengin dokusuna tercüme ediyor. “Hansa Yellow College Tour” eserindeki uyuyan kızının yüzüne vuran sarının yapay ama bir o kadar da sıcak tonu, bu dönüşümün en güzel örneklerinden. Sanatçı, pürüzsüz yüzeyler ve incecik fırça darbeleriyle, hem Kuzey Rönesans ustalarının panellerine hem de modern bir dijital ekrana aynı anda selam gönderiyor.

Hawkinson’un kadrajına girenler, hayatın en sıradan anları: bir arabanın arka koltuğunda uyuyan bir çocuk, kapı aralığından görünen bir kadın, İsveç kıyısında kayalara yaslanmış bir figür. Ancak sanatçının fırçası, bu anları gizemli bir aurayla sarıyor. Onun gerçekçiliği, nesneleri idealize eden bir Holbein ya da mesafeli bir Chuck Close gerçekçiliğinden farklı. Hawkinson, bu sıradan sahnelere bakarak, içlerinde saklı olan o tuhaf, tanımlanamaz ve derin duygusal titreşimleri arıyor ve buluyor.

Sanatçının yürüdüğü ip ince; resimler açıkça sembolik olmadan, kutsal ve mitolojik yankılarla dolu. “Wake” adlı eserdeki birbirine uzanan iki parmak, kaçınılmaz olarak Michelangelo’nun “Adem’in Yaratılışı”nı akla getiriyor, ancak burada ilahi bir dokunuştan çok, ölümlülüğün ve insan bağının ham bir temsili var. Gündelik bir direğin “Flagellation Post” adını alması gibi, Hawkinson en basit görüntülere bile tarihsel ve ruhsal bir ağırlık yüklüyor.

Nihayetinde bu sergi, fotorealizmin 21. yüzyılda nasıl yeniden nefes alabileceğini gösteriyor. Covid-19 pandemisi sırasında yapılan uçak yolculuklarını konu alan resimler, bu tekniğe daha önceki ustalarında görmediğimiz bir ölümlülük bilinci ve kırılganlık katıyor. Tim Hawkinson, bu küçük panellerde sadece görüntüleri değil, zamanın, hafızanın ve insan ruhunun bıraktığı izleri resmediyor. Sıradanı, bakmaya değer kılan değil, baktıkça olağanüstüleşen bir şeye dönüştürüyor.

Sergi, 21 Haziran’a kadar Miles McEnery Galerisi’nde ziyaret edilebilir.

Bu haber adada kalmaya devam etsin mi?

0 People voted this article. 0 Upvotes - 0 Downvotes.
svg

Aklında bir şey mi var?

Yorumları göster / Yorum bırak

Cevap ver

Yükleniyor
svg