Mona Fastvold’un son filmi The Testament of Ann Lee, klasik müzikal kalıplarını parçalayan bir ayin gibi izleniyor. Bir yandan 18. yüzyılın dini uyanışına ışık tutuyor, diğer yandan kadın bedeninin, ruhunun ve özgürlüğünün nasıl “kutsal” bir direnişe dönüşebileceğini anlatıyor. Bu yılın müzikal trendleri arasında en çok konuşulan yapım olması tesadüf değil — çünkü Ann Lee, hem inancı sorguluyor hem de onu yeniden icat ediyor.
Neden Şimdi? — Ruhani Müzikalin Geri Dönüşü
2025 sinemasında iki zıt akım bir arada ilerliyor: Biri büyük ölçekli gösteri müzikalleri (Wicked: For Good gibi), diğeri ise içe dönük, spiritüel müzikaller — sessizliğin bile ritme dönüştüğü filmler. The Testament of Ann Lee, tam da bu ikinci kategoriye ait. Müzik, burada bir eğlence değil; bir dua biçimi. Fastvold, “İzleyicinin hissetmesi için önce sessiz kalması gerekir,” diyor — ve film, gerçekten de sessizliğin içine şarkı ekleyerek büyüyor.
İnanç, Kadınlık ve Müzik Üzerine Bir Ağıt
Searchlight Pictures yapımı film, Shaker tarikatının kurucusu Ann Lee’nin hayatını anlatıyor. 18. yüzyılın Amerika’sında, kadın bir mistiğin eşitlik, bekâret ve özgürlük üzerine kurduğu bir topluluk: erkeklerden bağımsız, Tanrı’yla dans eden bir dünya hayali. Amanda Seyfried, bu rolüyle kelimenin tam anlamıyla bir dönüşüm yaşıyor. Sahnedeki sessizliği bile ilahi gibi taşıyor — bedeniyle dua eden, sesiyle inancı sorgulayan bir karakter. Filmin orijinal iki şarkısı, “Clothed by the Sun” ve “John’s Running Song”, bu ruhu neredeyse dokunulabilir kılıyor: ilahi ile ağıt arasında, dünyeviyle kutsal arasında bir yerde.
Mona Fastvold’un Sineması — İtaatten Vahye
Norveçli yönetmen, The World to Come ve The Brutalist sonrası belki de en kişisel işine imza atıyor. Bu kez kadının ruhani deneyimini bir “müzikal bedende” anlatıyor: sessizliği nota, bakışı dua, hareketi ritüel yapan bir anlatı dili. Fastvold’un sineması artık sadece feminist değil, aynı zamanda mistik bir dil öneriyor. Kutsal olanı erkek anlatısından kurtarıp, dişil sezginin alanına taşıyor.
“Filmlerim, dua gibi nefes almalı,” diyor yönetmen.
Ann Lee, tam olarak bunu yapıyor: dua eder gibi nefes alıyor, nefes alırken büyülüyor.
Amanda Seyfried — İnancın Bedene Dönüşü
39 yaşındaki Seyfried, bu rolüyle kariyerinin zirvesine tırmanıyor. Mank’teki zarif oyunculuğunun ardından burada neredeyse keşişvari bir teslimiyet sergiliyor. Onu izlerken bir oyuncudan çok, bir ruh hali izliyormuşsunuz gibi. Her şarkı, bir itiraf; her sessizlik, bir meydan okuma. Golden Globe adaylığı kesin gibi, Oscar listesinde de adı geçiyor — özellikle En İyi Kadın Oyuncu ve En İyi Orijinal Şarkı dallarında.
Eleştirmenlerin Gözünden
⭐ Variety: “İnanç ve kadınlık üzerine hipnotik bir ilahi.”
⭐ The Guardian: “Ruhani bir müzikal — hem görsel hem işitsel bir vecd hâli.”
⭐ IndieWire: “Sessizlikle şarkı söyleyen bir film.”
⭐ Deadline: “Her nota kutsal, her duraklama anlamlı.”
Film, Venedik’teki prömiyerinden itibaren “sezonun en özgün müzikali” olarak konuşuluyor.
Ödül Beklentisi ve Yayın Takvimi
🏆 Golden Globes:
-
En İyi Film (Müzikal/Komedi)
-
En İyi Kadın Oyuncu (Amanda Seyfried)
🎬 Oscar Adaylıkları Olası:
-
En İyi Kadın Oyuncu
-
En İyi Orijinal Şarkı
-
En İyi Görüntü Yönetimi
-
En İyi Prodüksiyon & Kostüm Tasarımı
🎞️ Vizyon Tarihi: 25 Aralık 2025
🎥 Dağıtım: Searchlight Pictures
🌍 Prömiyer: 82. Venedik Film Festivali (Yarışmada)
Apartman No:26 Notu
Sinema Dua Ettiğinde
The Testament of Ann Lee, bir müzikalden çok, bir ayin. İzlerken müziğin değil, nefesin ritmine kapılıyorsunuz. İnancın bir kadının bedeniyle, şarkısıyla ve suskunluğuyla yeniden doğduğu bir film bu. Mona Fastvold sinemayı kutsuyor, Amanda Seyfried ilahi söylüyor, ve biz izlerken fark ediyoruz — bazen inanç, sadece bir kadının kendi sesine dönmesiyle başlar.












