Akıştasın: “The Roses” Yönetmeni Açıklıyor: Neden Bu Film, “Güllerin Savaşı”ndan Çok Farklı?

Yükleniyor
svg

“The Roses” Yönetmeni Açıklıyor: Neden Bu Film, “Güllerin Savaşı”ndan Çok Farklı?

Eylül 2, 20255 dk okuma süresi

Sinema dünyasında bazı yapımlar, hem bir klasiğe saygı duruşunda bulunur hem de kendi özgün yolunu çizer. Yönetmenliğini Jay Roach’un (“Zor Baba”, “Ajan Austin Powers”) üstlendiği yeni komedi “The Roses”, işte tam da böyle bir film. Film, Warren Adler’ın 1981 tarihli romanı “The War of the Roses”ın bir uyarlaması olsa da, çoğu izleyici onu Danny DeVito’nun 1989 yapımı ikonik filminden esinlenilmiş bir yeniden çevrim olarak görüyor. Başrollerinde Benedict Cumberbatch ve Olivia Colman gibi güçlü isimlerin, senaryosunda ise “Poor Things”ten tanıdığımız Tony McNamara’nın yer alması, bu yeni versiyonun ne kadar iddialı olduğunu gösteriyor. Yetişkinlere yönelik, boşanma temalı bir komedi filminin bu ölçekte çekilmesi ve sinemalarda gösterime girmesi ise günümüzde maalesef nadir rastlanan bir durum.

“The Roses” ve “Güllerin Savaşı”: İki Farklı Yaklaşım

Film ekibinin filmin vizyonu öncesinde bir araya geldiği yönetmen Jay Roach ve senarist Tony McNamara, “The Roses”ı öncülünden ayıran temel farkları açıkladı. Roach, kendi filminde karakterlerin yeniden bir araya gelmesi için bir umut olduğunu belirtiyor. Bu durum, filmi neredeyse bir “yeniden evlenme komedisi”ne dönüştürüyor. Roach, McNamara’nın senaryosunun, “The Philadelphia Story” veya “Adam’s Rib” gibi klasik filmlerin hızlı ve esprili diyaloglarını, “Kim Korkar Hain Kurttan?” gibi bir dramın gerilimiyle harmanladığını söylüyor. İzleyici, bir yandan ilişkinin geleceği için endişelenirken, bir yandan da çiftin birbirine olan sevgisini ve anlayışını hissediyor. Yönetmene göre, filmi orijinalinden ayıran en önemli özellik bu gerilim dengesi.

Bu tespit oldukça doğru. “The Roses”ı izlerken, Theo (Cumberbatch) ve Ivy’nin (Colman) barışması için içten içe bir umut besleniyor. Oysa 1989 yapımı **”Güllerin Savaşı”**nda, Oliver (Michael Douglas) ve Barbara Rose’un (Kathleen Turner) evliliğinin yıkılışını izlerken bu hissi yaşamak neredeyse imkânsızdı. İki film arasındaki en belirgin fark, orijinal filmin acımasız ve vahşi doğası. “Güllerin Savaşı”nda gerilim çok daha erken başlıyor ve çift birbirine karşı inanılmaz bir nefretle savaşıyor. Barbara’nın, Oliver’ın arabasının üzerinden “canavar kamyon” gibi geçmesi gibi sahneler, çiftin birbirlerini gerçekten öldürmeye veya ciddi şekilde yaralamaya çalıştığını gösteriyor. “The Roses” ise bu denli acımasız değil; ona kıyasla neredeyse oyunbaz bir tona sahip.

Michael Douglas’ın “Fatal Attraction” ve “Wall Street” gibi filmlerden gelen “güvenilmez” karakter imajı, Oliver Rose rolüne de doğal bir güvensizlik katıyordu. Bu yüzden, onun Barbara ile iyi niyetle barışmak istediğine inanmak çok zordu. Bu durum, “Güllerin Savaşı”nı, karakterlerin sahip oldukları her şeye tutunmak için ne kadar ileri gidebileceğini gösteren, daha karanlık bir komediye dönüştürüyor. İki filmin de sonu farklı olsa da, “Güllerin Savaşı”nın finali, “The Roses”ınkinden çok daha sert bir etki bırakıyor. Bana göre, “Güllerin Savaşı”nın konusunun karanlığını cesurca benimsemesi, “The Roses”ın daha bastırılmış tavrından daha tatmin ediciydi ve bu yüzden gelmiş geçmiş en iyi ayrılık filmleri listelerinde yerini aldı.

Eğer bir evliliğin çöküşüne dair hem komik hem de gerilimli, ama bir o kadar da umut dolu bir hikaye izlemek isterseniz, “The Roses” şu anda sinemalarda. Bu çelişkili ama bir o kadar da etkileyici yapımı kaçırmayın!

Bu haber adada kalmaya devam etsin mi?

0 People voted this article. 0 Upvotes - 0 Downvotes.
Yan Daireye Geç
Yükleniyor
svg