Berlin’deki Müze Adası’nda bulunan Kolonadlar Bar, ziyaretçilerine tarihi bir ortamda ferahlık sunan uzun soluklu bir gelenek olarak 19. yüzyıldan bu yana devam ediyor. 1876’da Ulusal Galeri’nin açılmasıyla kültürel alan genişlemiş, sanayi ve yönetim binaları adadan taşınmış ve ziyaretçilerin dinlenebileceği bir heykel bahçesi tasarlanmıştı. Bu tasarım, birbirine bağlı kolonad dizileriyle adanın tüm kıyısını kapsayacak şekilde gelişti.
Kolonadlar, özellikle zarif şehir mobilyaları olarak o dönemde dikkat çekmiş ve Berlin’in tanıtımında büyük rol oynamıştır. 1880’de inşaatına başlanan kolonadlar ve pavyonları, geceleri gaz lambalarıyla aydınlatıldı ve Berlin’in hızla büyüyen metropol kimliğine katkı sağladı. Kolonadlar, sadece müze ziyaretçilerini değil, tüm şehri çeken bir cazibe merkezi oldu.
Ziyaretçiler, kolonadlar altında dinlenirken, 1881’de Wilhelm Balbach tarafından başlatılan içecek satışları bu alanın popülerliğini artırdı. Zamanla barın güncellenen haliyle bugün de ferahlık ve keyif sunması, bu uzun süreli geleneğin Berlin’de hala yaşadığını gösteriyor.
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum yap