Türkiye çağdaş sanatının en güçlü figürlerinden biri olan Taner Ceylan, resimlerinde hiperrealizmin sınırlarını zorlayan, aynı zamanda derin duygusal ve kültürel katmanlar taşıyan bir sanatçı. Onun tuvalleri ilk bakışta fotoğraf kadar gerçekçi görünse de, aslında yalnızca görüneni değil, görünmeyenin de izini sürer.
Ceylan’ın eserlerinde bedensellik ve duygu, tarih ve kimlik, arzu ve kırılganlık sürekli bir diyalog içindedir. Çoğu zaman izleyiciyi rahatsız eden, sınırları zorlayan imgeler kullanır: kusursuz bedenler ama kırılgan bakışlar, erotizmle iç içe geçmiş incelikli bir yalnızlık, tarihsel göndermelerle günümüzün çelişkileri.
Sanatçının uluslararası çıkışını perçinleyen serilerden biri “Lost Paintings” oldu. Bu seride Osmanlı minyatürlerinden, oryantalist resimlerden ve Doğu-Batı arasındaki tarihsel kırılmalardan esinlendi. Ancak Ceylan’ın yaklaşımı bir nostalji değil, daha çok tarihsel temsillere eleştirel bir bakış. Kimi zaman Osmanlı figürleri Batılı bakışla yeniden resmedilir, kimi zaman da bugünün bireyleri geçmişin estetiğiyle kurgulanır.
Ceylan’ın bakış açısı, aslında “hakikatin kırılganlığı” üzerine kurulu. Ona göre sanat, yalnızca bir temsil değil, aynı zamanda bir ifşa etme eylemi. Resimlerinde kullandığı hiperrealist teknik, yalnızca bir göz aldatması değil; tam tersine, duygusal gerçekliği daha görünür kılan bir araç.
Eserlerinde çok sık görülen unsurlardan biri de arzu ile utanç arasındaki gerilim. İzleyici bir tabloya bakarken hem büyülenir hem de rahatsız olur; işte bu ikili duygu, Ceylan’ın sanatındaki en güçlü dinamiktir.
Uluslararası sahnede sergilenen işleriyle (New York, Berlin, Viyana ve Dubai başta olmak üzere) Ceylan, Türkiye’nin çağdaş sanat kimliğini küresel platforma taşıyan sanatçılardan biri oldu. Onun resimlerine bakarken, yalnızca bir sanat nesnesi değil, aynı zamanda tarih, kimlik, cinsellik ve bireysel hafızanın katmanlarını da görüyorsunuz.
Apartman No:26 Notu
Taner Ceylan’ın resimleri bize, sanatın yalnızca göze değil, kalbe ve belleğe de dokunduğunu hatırlatıyor. Kusursuz tekniğinin ardında derin bir kırılganlık, ironik bir tarih okuması ve insan ruhuna dair sert ama şiirsel bir yorum var. Bizim için Ceylan, çağdaş sanatın en güçlü anlatıcılarından biri çünkü o, gerçeğin en çıplak hâlini bile hem estetik hem de duygusal bir yoğunlukla sunmayı başarıyor.