Son Bir Koşu: Stranger Things 5. Sezon Final İçin Gazı Köklüyor

Kasım 27, 20254 dk okuma süresi

“Stranger Things”, 2016’da beklenmedik bir mega-hit olarak ortaya çıkmıştı. Ancak aradan geçen uzun zaman ve oyuncu kadrosunun yaşlanması, final sezonunu kaçınılmaz bir hale getirdi. Duffer Kardeşler’in yarattığı bu amiral gemisi dizi, beşinci sezonunda üç ayrı kısma bölünmüş ve her biri uzun metraj film süresine yaklaşan, dev bütçeli bölümlerle geri dönüyor.

Hız Yarışı ve Harcanan Gizem

Duffer Kardeşler, final sezonunda adeta bir “hız yarışı” yaklaşımını tercih etmişler. Bölümler uzun olmasına rağmen, baş döndürücü bir tempoyla bir aksiyon sahnesinden diğerine koşuyor ve karakterler aradaki boşlukları açıklayıcı diyaloglarla dolduruyor. Bu, izlemesi eğlenceli ve asla sıkıcı olmayan bir deneyim sunsa da, eleştirmene göre biraz yorgunluk yaratıyor. Üstelik, yaratıcılar bu sezon, akıllarda kalan gizemi bırakmaktan korkar gibi davranıyorlar; gereksiz cevaplar sunarak hikayenin merak unsurunu azaltıyorlar. Oysa serinin cazibesi, her şeyi göstermemeyi bilmesindeydi.

Hawkins’te Garip Bir Normallik

Dizi, 4. sezonun bıraktığı kaosu tam olarak kabullenmekte zorlanıyor gibi. Max’in (Sadie Sink) komada kaldığı ve Upside Down’ın Hawkins’e sızdığı o büyük finalden sonra, 5. sezonun açılışı biraz tuhaf bir dinginlikle başlıyor. Kasaba, askeri karantina altında olsa da, çoğu ebeveyn de dahil olmak üzere birçok kişi, doğaüstü olaylardan tamamen habersiz bir şekilde günlük hayatına devam ediyor.

Kahramanlar, final savaşını yeni ve gizli karargahlarından yönetirken, çok sayıda karakterin kendi “yan görevlerine” ayrılmasıyla, dizi geniş bir kadroyu idare etme zorunluluğunu hissediyor.

Yenilenen Karakterler ve Duygusuz Hız

Final sezonu, hayranların beklediği “hitleri” çalıyor. Mike’ın (Finn Wolfhard) ve Nancy’nin (Natalia Dyer) küçük kız kardeşi Holly Wheeler’ın (Nell Fisher) Upside Down’ın karanlık güçleriyle yüzleşen ana oyuncuya yükseltilmesi gibi yeni dokunuşlar var. Ancak bu mega-bölümler, duygusal yoğunluk için neredeyse hiç alan bırakmıyor. Karakterler, duygusal konuşmalar için kenara çekilmek zorunda kalsa da, araya giren aksiyon hızı, izleyicinin onlara duygusal olarak bağlanmasını zorlaştırıyor.

Maya Hawke’ın Robin Buckley’si gibi karakterler hala keyif verirken, önceki sezonlarda geri planda kalan Winona Ryder’ın Joyce’u bu kez şaşırtıcı derecede komik. Frank Darabont’un yönettiği, “Home Alone” göndermeleri içeren, bubi tuzaklarıyla dolu ev sahnesi gibi uzun çekimler ve karmaşık setler, dizinin sinematik kalitesini yükseltiyor.

Sonuç olarak, “Stranger Things” 5. sezonu eğlenceli ve hızlı olsa da, duygusal ağırlıktan yoksun bir his bırakıyor. Dizi, kaçınılmaz sona doğru hızla koşuyor, ancak bu hızın bedeli, karakterlerin duygusal derinliğinin kaybolması olabilir.