Jalmari Helander’ın Sisu: Road to Revenge filmi, 2022’de kült mertebesine erişen Nazi avı hikâyesinin ardından “bir daha yapılmaz” denilen noktadan geri dönüyor. Yönetmenin uzun süre devam filmi fikrine yanaşmaması, ortaya çıkan ikinci bölümün neden bu kadar güçlü olduğunu açıklıyor: çünkü bu, gişe için çekilmiş sıradan bir tekrar değil; bizzat yaratıcı tatminle gelen, daha çılgın, daha politik ve çok daha destansı bir vizyon.
Film, savaş sonrası Finlandiya’nın Sovyetler karşısında kaybettiği topraklarda başlıyor. Aatami Korpi (Jorma Tommila), ailesini kaybetmiş, evi artık sınırın öte yanında kalmış bir adam. Yıkıntılarla dolu geçmişini sırtına yükleyip kamyonuna bağladığı kütüklerle sınırı geçmeye çalışırken, Sovyetler “ölmeyen adam” mitinin yayılmasından öylesine rahatsız olur ki, onun peşine bizzat Igor Draganov’u (Stephen Lang) salar.
Buradan itibaren film, neredeyse durmaksızın devam eden bir kovalamaca. İlk perdede Finlandiya’nın çıplak arazileri bir savaş tiyatrosuna dönüşüyor: Molotof kokteylleri, motosikletli makineli tüfek çeteleri, tanklar ve bombalarla dolu uçaklar… Helander, bu yıkımı neredeyse matematiksel bir tempo ile sahneliyor. Absürtlük sınırlarını zorlayan anlar –örneğin Korpi’nin sadece birkaç odun parçasıyla bir uçağı düşürdüğü sahne– tam da bu filmin ayakta alkışlanacak noktaları.
Fakat Sisu: Road to Revenge’i özel kılan sadece aksiyonun bitmeyen hacmi değil. Film, tıpkı Mad Max: Fury Road ya da John Wick: Chapter 4’te olduğu gibi, şiddeti bir anlatım aracı olarak kullanıyor. Korpi’nin her yeni aracı —kamyondan tanka, oradan bir Sovyet trenine— aynı zamanda karakterin kendi direncinin, ülkesinin tarihiyle olan bağının ve kişisel kaybının sahneye taşınmış hali. Finalde kanlar içinde trenin üstünde ilerleyen kahraman, sadece intikam değil, aynı zamanda Finlandiya–Rusya geriliminin uzun belleğini de taşıyor.
Helander’ın başarısı, ölümsüz bir karakteri seyircinin gözünde hâlâ kırılgan, hâlâ izlenesi kılabilmesi. Korpi’nin fiziksel olarak asla teslim olmayacağını biliyoruz ama film, onun duygusal yaralarını, kaybını ve inatla hayatta kalma çabasını öyle net gösteriyor ki, aksiyonun ortasında bile izleyiciye ağırlık çöküyor.
2025’in en iddialı aksiyon filmlerinden biri olan Sisu: Road to Revenge, türün neden hâlâ sinemada büyük perdede yaşaması gerektiğinin cevabını veriyor. Delice koreografiler, tarihsel bağlam, bir halk kahramanına dönüşen ölümsüz bir figür ve tam gaz bir görsel şölen. John Wick sonrası boşluğu dolduran, hatta kendi yolunu çizen, kanla ve inatla yazılmış bir destan.