“Severance” dizisinin oyuncu kadrosunun büyük kısmı için bu proje, Hollywood’daki yıllarca süren çabalarının bir doruk noktası oldu. Ancak, sakin konuşan MDR çalışanı Irving B.’yi canlandıran John Turturro için “Severance,” uzun ve dolu kariyerinde yalnızca bir halka.
İlk film rolünü Martin Scorsese’nin “Raging Bull”da konuşmayan bir figüran olarak alan Turturro, o zamandan beri kendi neslinin en büyük yönetmenleriyle çalışma fırsatı buldu. William Friedkin ile “To Live and Die in L.A.”, Robert Redford ile “Quiz Show” filmlerinde çalışmasının yanı sıra, Spike Lee (tam dokuz filmde) ve Coen kardeşler gibi ünlü yönetmenlerle sık sık iş birliği yaptı. Hatta Adam Sandler’ın çocukça komedilerinde bile uzun süreli roller üstlendi. Turturro, birçok oyuncunun sadece hayal edebileceği bir kariyere sahip oldu.
Elbette, bu durum hiç pişmanlığı olmadığı anlamına gelmiyor. Aksine, Josh Horowitz ile yaptığı bir röportajda Francis Ford Coppola ve Quentin Tarantino gibi yönetmenlerle çalışma isteğini dile getirdi. Ancak en büyük pişmanlığı, şüphesiz Stanley Kubrick ile ilgili. Turturro’nun anlattığına göre, Kubrick son filmi “Eyes Wide Shut” öncesinde onu aramış. İki saat süren telefon görüşmesinde Kubrick, Turturro’nun oyunculuk yeteneğini ve Holokost’tan kurtulan Yahudi-İtalyan kimyager Primo Levi’ye olan hayranlığını övmüş.
Bu telefon konuşması, Turturro’nun “Eyes Wide Shut” filminde rol almasıyla sonuçlanmalıydı… tabii eğer Turturro Kubrick’in ince sinyallerini daha erken yakalayabilseydi!
Görünen o ki, Stanley Kubrick, son filmi “Eyes Wide Shut” için John Turturro’ya özel bir rol yazmış. Kubrick, filmdeki piyanist Nick Nightingale karakteri için aklındaki tek isim Turturro’ymuş. Bu karakter, Tom Cruise’un canlandırdığı Dr. Harford’u gizemli okült seks ritüellerinin olduğu dünyaya sokuyor.
Kubrick, rolü Turturro’ya telefonda teklif etmiş. Ancak, yaşanan küçük bir yanlış anlaşılma nedeniyle Turturro rolü kaybetmiş. Hikayeyi şöyle anlatıyor:
“Kubrick’e, ‘Okurum ve hallederiz,’ dedim. Onunla gayet normal bir şekilde konuşuyordum. O da, ‘Peki senaryoyu sana nasıl ulaştırabilirim?’ diye sordu. Ben de, ‘FedEx ile gönderin,’ dedim. O ise, ‘Ya evde yoksan?’ dedi. Ben de, ‘FedEx’çimi tanıyorum. Adı Ray ve onu kapıdan atıyor,’ dedim.”
Kubrick bu hikayeyi “inanılmaz” bulmuş. Turturro ise şakayla karışık, “Peki sen FedEx’çini tanıyor musun?” diye karşılık vermiş. Turturro, çok saygı duyduğu bir yönetmenle konuşurken samimi olmaya çalıştığını, ancak bu rahat tavrının rolü istemediği izlenimini yarattığını fark etmemiş:
“Ve ertesi gün, rol için müsait olmadığımı duydum. Müsait değildim çünkü ona ‘Ne olursa olsun orada olacağım,’ dememiştim. O zamanlar bu durumu bilmiyordum…”
Turturro’nun sesinden, Kubrick’in oyuncularının tüm projelerini onun filmi uğruna bir kenara bırakmasını beklediğini bilmediği için duyduğu pişmanlık anlaşılıyor. Diğer yandan, “Eyes Wide Shut”ın çekimlerinin 15 ay sürmesi ve yönetmenin yorucu çalışma metotları nedeniyle “yüzlerce çekime dayanabilir miydim?” diye de hafif bir merak taşıdığını itiraf ediyor. Zira film, Harvey Keitel için bile fazla gelmiş ve onun yerine Sydney Pollack geçmişti.
Turturro dayanır mıydı, yoksa rolü sonradan alan “Tár” filminin yönetmeni Todd Field’ın yerini mi alırdı? Bunu asla bilemeyeceğiz. En azından, filmin itibarı son yirmi yılda arttı ve Kubrick’in son başyapıtı bu yıl Criterion Collection’a eklenecek. Turturro’nun bu anısı da filmin efsanevi statüsüne bir katman daha ekliyor.
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak