1990’lı yıllardan günümüze üretmeye devam eden Fransız black metal grubu Seth, Portals Metal Fest kapsamında İstanbul’da sahne aldı. Fransız topluluğun İstanbul konserinde gruptan Saint Vincent ve Heimoth’la geçmişlerini, müzikal evrimlerini ve Serge Gainsbourg’u konuştuk.
Seth’i kurduğunuz ilk günlerden bu yana müziğiniz nasıl evrildi?
Çok fazla! Albümlerden sonra aynı türde müzik yayınlamamaya özen gösterdik ve yedi albümden sonra, bana göre oldukça geniş bir yelpazede farklı ekstrem müzik tarzlarını yansıtmış olduk. Grubun kurulmasından (1995) bir yıl geçmeden müziğimize birçok death metal öğesi ekledik; elektronik müzikten bahsetmiyorum bile. 1999’da Season of Mist’in War serisinde Depeche Mode’un bir cover’ını yayınladık. Bugün ise Fransız şarkıcı Serge Gainsbourg’un “Initials B.B.” şarkısını oldukça black metal tarzında yeniden yorumladık.
Fransız black metal sahnesinde Seth’i diğer gruplardan ayıran en belirgin özellik ne?
Öncelikle, yukarıda bahsedilen şey: black metal’e tek bir yön olarak bağlı kalmamak. İkincisi, otuz yıldan fazla bir süredir buradayız; bu da çoğu grubun müzik açısından birbirini kopyalamaya çalıştığı günümüzde farklı düşünmemizi sağlıyor. Seth, günümüz müzik endüstrisinde grup kimliğinin genellikle eksik bir bileşen olduğu bir dönemde, yıllar boyunca kendi sesini ve stilini oluşturdu. Eskiden çoğu Fransız grup, çok ham bir prodüksiyonla kasvetli atmosferler yaratırken, Seth ilk EP’miz By Fire Power Shall Be’nin yayınlanmasından itibaren rafine bir ses prodüksiyonu ve oldukça profesyonel bir çalışma anlayışıyla farklı bir yaklaşım sundu. Black metal ve profesyonel sanatın el ele gitmesi gerektiğini düşünürken, çoğu Fransız grup derin bir underground ruhunu vurgulamayı tercih ediyordu.
Şarkılarınızı besteleme sürecinizde edebiyat, tarih ya da felsefeden nasıl besleniyorsunuz?
Şarkı sözlerimiz batının dinin etkisi altındaki bakış açısıyla, yaşadığımız dönemden doğrudan ilham alıyor. Maneviyatın kaybolduğu, çürümeye yüz tutmuş modern dünyayı gözlemliyor ve bunu Fransızca dilinde ifade ediyoruz — son albümümüzün açılış şarkısında saygı duruşunda bulunduğumuz Baudelaire gibi, Fransa’nın edebi geleneğine derin kökleri olan şairlerin dizeleriyle.
Fransız black metal sahnesi, özellikle 90’larda çok karakteristik bir kimlik kazandı. Sizce Fransız sahnesini Norveç ya da İsveç sahnesinden farklı kılan neydi?
Norveç sahnesi ormanlar, soğuk ve Hristiyanlığın reddiyle ilgiliydi. Fransız sahnesi ise içe dönük bir bakış açısına sahipti — biz daha kentsel, kasvetli ve edebiydik. Ayrıca bir parça kibir, bir formülü takip etmektense sanat yaratma arzusu da vardı. Fransızca dili de müziğimize başka bir doku kattı — daha karanlık, duyusal ve tiyatral.
Sahne performanslarınızda teatral bir atmosfer yaratmaya özen gösteriyorsunuz. Bir Seth konserinde izleyicilerin ne deneyimlemesini istiyorsunuz?
Bir Seth konseri eğlence değil, bir ritüeldir. Seyircinin hem baştan çıkarılmış hem de rahatsız hissetmesini istiyoruz — kutsal, aklın ötesinde bir şeyle yüzleşmesini. Mesele alkış değil, birleşme. İnsanlar salondan sessizce, sarsılmış ama ilham almış olarak ayrılıyorsa, işimizi yapmışız demektir.
Black metal sizin için hâlâ isyan mı, yoksa artık daha çok bir sanat formu mu?
İsyan tohumdu, sanat ise meyvesi. Black metal evrim geçirdi. Bizim için artık dünyayı şok etmek değil; karanlığın manevi ve estetik boyutlarını keşfetmek önemli. Günümüzde gerçek isyan, yüzeyselliğe takıntılı bir dünyada derin düşünmek, samimi bir şekilde yaratmaktır.
Kısa bir süre önce Serge Gainsbourg’un Brigitte Bardot’ya adadığı “Initials B.B.”yi kendi tarzınızda yorumladınız. Cover yapmak, bir black metal grubundan beklenmeyecek kadar ekstrem bir hareket. Bu şarkıyı yeniden yorumlama fikri nasıl doğdu?
Gainsbourg, son gerçek provokatörlerden biriydi. Sanatı duyusal, tehlikeli ve derin bir şekilde Fransızdı. “Initials B.B.”yi cover’lamak ironik bir hareket değildi — bir saygı duruşuydu. O zarif çöküşü alıp karanlığa bürümek istedik. Bir bakıma, Gainsbourg ve black metal o kadar da farklı değiller — ikisi de yasak olanla flört ediyor.
