
Tıbbın o steril, soğuk ve kusursuzluk bekleyen dünyasında bir anlık dikkatsizliğin bedeli nedir? Danimarkalı yönetmen Zinnini Elkington, ilk uzun metrajlı filmi olan Second Victims (Det andet offer) ile bizi bu sorunun en karanlık köşelerine götürüyor. 2025’in en ses getiren yapımlarından biri olan bu film, odağını hastadan çekip, yapılan hatanın altında ezilen profesyonele çeviriyor.
İşte size Apartman No:26′ dan modern sağlık sisteminin gizli yaralarına neşter vuran, yüksek tansiyonlu bir psikolojik dram incelemesi:
Çoğu medikal dramda doktorları kahraman, hataları ise trajik birer engel olarak görürüz. Ancak Second Victims, odağını “İkinci Mağdur Sendromu” (Second Victim Syndrome) olarak bilinen gerçek bir psikolojik fenomene çeviriyor. Bir tıbbi hata gerçekleştiğinde, hasta ilk mağdurdur; ancak o hatayı yapan ve hayatı boyunca bunun vicdan azabıyla, travmasıyla ve kariyerini bitiren şüpheleriyle yaşayan sağlık çalışanı ise “ikinci mağdur”dur.
Filmin hikayesi, Danimarka’nın yetersiz personel barındıran, kaotik bir hastanesinde çalışan başarılı nörolog Dr. Alexandra’nın etrafında dönüyor. Alexandra, rutin bir baş ağrısı şikayetiyle gelen genç bir adamı, yoğunluk ve zaman darlığı nedeniyle basit bir vaka olarak görüp taburcu eder. Ancak genç adam beyin kanaması geçirip komaya girdiğinde, Alexandra’nın hayatı 92 dakikalık bir profesyonel ve kişisel çöküş evresine girer.
Film, bir mahkeme salonunda değil, Alexandra’nın kendi zihninde ve hastanenin steril koridorlarında geçen amansız bir içsel yargılamayı anlatıyor.
Özlem Sağlanmak’ın Devleşen Performansı: Başroldeki Özlem Sağlanmak, profesyonel kibrin nasıl titreyen bir savunmasızlığa dönüştüğünü kelimelere ihtiyaç duymadan, fiziksel bir değişimle sergiliyor. Bu performans ona 2025 Ove Sprogøe Prisen ödülünü kazandırdı.
Sistematik Eleştiri: Filmde tek bir “kötü adam” yok. Asıl antagonist, doktorları insani sınırlarının ötesinde çalışmaya zorlayan, hata yapıldığında ise onları yalnız bırakan bürokratik ve idari sistemin ta kendisi.
Görsel Dil ve “Anksiyete Estetiği”: Yönetmen Elkington, hastanelerin alışılagelmiş soğuk mavi ve gri tonlarını reddediyor. Bunun yerine parlak turuncular, sarılar ve kırmızılar kullanarak steril bir ortamda paradoksal bir kaygı hissi yaratıyor.
Second Victims, 2025’in yükselen film trendi olan **”Kurumsal Travma Draması”**nın öncüsü konumunda. Bu tür yapımlar, bireysel zayıflıklardan ziyade, sistemlerin (hastaneler, teknoloji devleri, eğitim kurumları) çalışanlar üzerindeki psikolojik yıkımına odaklanıyor.
“Modern izleyici artık kusursuz kahramanlar değil, hata yapan, korkan ve sistemin çarkları arasında ezilen gerçek profesyoneller görmek istiyor.”
Second Victims, sadece bir tıbbi gerilim değil; aynı zamanda empati üzerine yazılmış sert bir manifesto. Eğer The Bear, Tár veya A Hijacking gibi yüksek tempolu, karakter odaklı ve entelektüel derinliği olan filmleri seviyorsanız, bu yapım sizin için bir başyapıt niteliğinde olacaktır.
Danimarka sinemasının bu ödüllü incisi, bittikten sonra bile günlerce zihninizde dönmeye devam edecek o zor soruyu soruyor: Hata yapma hakkı olmayan bir meslekte insan kalmak mümkün müdür?






