Bazı isimler vardır ki sadece kendi alanlarında değil, edebiyatın farklı dallarında da büyük izler bırakır. Tomris Uyar, öykücülüğüyle tanınsa da şiirle olan bağı, hayatına dokunan şairlerle ve onların dizelerinde bıraktığı izlerle unutulmaz bir hikâyeye dönüşmüştür.
Türk edebiyatında adı en çok anılan kadın yazarlardan biri olan Tomris Uyar, çoğunlukla Cemal Süreya ve Turgut Uyar gibi büyük şairlerle yaşadığı ilişkilerle anılsa da, onun şiirle kurduğu bağ bundan çok daha derindir. O, sadece bir şairin ilham perisi değil, şiiri anlayan, yorumlayan ve kendi kelimeleriyle de şiir kadar etkili bir dünya yaratan güçlü bir yazardı.
Peki, Tomris Uyar’ın şiirle olan bağını sadece onun adına yazılmış dizelerle mi sınırlamak gerekir? Yoksa onun öykülerinde ve yazılarında da şiirsel bir duyarlılıkla kurduğu özel bir dünya var mı? Gelin, onun şiirle olan ilişkisini ve hayatına dokunan şairlerle edebiyata nasıl izler bıraktığını birlikte keşfedelim!
Şiirin İçinde Doğan Bir Kadın: Tomris Uyar’ın Edebiyata İlk Adımı
Tomris Uyar’ın şiirle olan bağı, yalnızca şairlerle yaşadığı ilişkilerle başlamadı. Edebiyatla büyüyen bir kadındı. Babası hukukçuydu ama edebiyatla yakından ilgilenirdi, annesi ise çevirmen ve yazardı. Bu kültürel ortam içinde büyüyen Tomris, küçük yaşlardan itibaren şiire ve edebiyata ilgi duymaya başladı.
Öykücülüğe yönelse de, yazılarında hep şiirsel bir dilin izi vardı. Cümlelerinde lirizm, betimlemelerinde incelik ve karakterlerinin iç dünyasında şiir gibi akan bir ritim hissediliyordu.
Cemal Süreya’nın Şiirlerinde Tomris Uyar: “Sana Bakmak”
Cemal Süreya ve Tomris Uyar’ın ilişkisi, edebiyat tarihinin en çok konuşulan aşk hikâyelerinden biri olmuştur. Cemal Süreya’nın dizelerine baktığınızda, Tomris Uyar’ın bıraktığı izleri hemen fark edersiniz:
“Sana bakmak, bir beyaz kağıda bakmaktır her şey olmaya hazır.”
Onların ilişkisi, tutkulu ama bir o kadar da kırılgandı. Cemal Süreya için Tomris, şiir kadar zarif ama aynı zamanda ele avuca sığmaz bir kadındı. Ancak Tomris Uyar, hiçbir zaman yalnızca bir şairin dizelerinde kalmayı kabul etmedi. Bağımsız, özgür ve kendi dünyasında var olan bir kadındı. Bu yüzden, Cemal Süreya’nın aşırı sahiplenici tavrı onu zamanla yordu ve yollarını ayırdılar. Cemal Süreya, ayrılıktan sonra ona duyduğu özlemi ve pişmanlığı birçok şiirinde dile getirdi. Ama Tomris Uyar, her zaman kendi yolunu çizdi.
Turgut Uyar ve Edebiyatın En Güzel Aşk Hikâyelerinden Biri
Eğer edebiyatta “ruhsal bir eşleşme” örneği aranacaksa, Tomris Uyar ve Turgut Uyar ilişkisi bunun en güzel örneklerinden biri olabilir. Turgut Uyar, ona sadece aşık olan bir adam değil, aynı zamanda Tomris’in iç dünyasını en iyi anlayan, onu en çok tamamlayan kişiydi. Turgut Uyar’ın “Divan” adlı kitabındaki şiirlerinde, Tomris’e duyduğu derin sevgi, hayranlık ve bağlılık açıkça hissedilir.
“Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.”
Onların ilişkisi, yalnızca bir aşk hikâyesi değil, aynı zamanda iki büyük edebi ruhun birbirini bulma hikâyesiydi. Turgut Uyar, Tomris’e olan sevgisini hiçbir zaman yalnızca romantik bir boyutta yaşamadı. Onu bir kadın olarak değil, bir birey, bir yazar, bir düşünce insanı olarak gördü ve ona saygı duydu.
Tomris Uyar da, ilk kez bir ilişkide tam anlamıyla var olabildiğini hissetti.
Şiir Tomris Uyar İçin Ne Anlama Geliyordu?
Peki, tüm bu ilişkilerin ve şairlerin ötesinde, Tomris Uyar için şiir neydi?
- O, hiçbir zaman bir “şairin ilham perisi” olarak anılmak istemedi.
- Öyküleri, şiir gibi incelikli ve derin bir duygu dünyasına sahipti.
- Şairlerin dünyasına uzaktan hayranlık duyan değil, o dünyanın tam merkezinde olan bir isimdi.
Kendi sözleriyle:
“Ben, kimsenin şiirine ilham olmak için yaşamadım. Kendi kelimelerimi, kendi dünyamı yaratmak için yazdım.”
Ve tam da bunu yaptı.
Şiirin İçinde Var Olan Bir Kadın
Tomris Uyar, şiirin içinde bir figür olmayı değil, şiirin kendisi gibi incelikli ve derin olmayı seçti. Onu yalnızca şairlerle yaşadığı aşklar üzerinden tanımlamak, onun edebiyat dünyasındaki gerçek yerini göz ardı etmek olur. Şiirle kurduğu bağ, yalnızca ilham olmak değil, o şiirlerin ruhunu anlamak ve kendi kelimeleriyle aynı gücü yaratabilmekti. Ve o, bunu başardı.
Bugün hâlâ okunduğunda, onun yazılarında şiirsel bir ritim, duygusal bir derinlik ve zamansız bir ruh bulmak mümkün. Tomris Uyar’ı anlamak, yalnızca onun adına yazılmış şiirleri değil, onun kendi yazdığı kelimeleri de okumaktır. Çünkü o, şairlerin sevgilisi değil, edebiyatın unutulmaz kadınlarından biriydi.
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum yap