Netflix’in sonsuz gibi görünen içerik okyanusunda bazen öyle bir yapım parlar ki, bir anda herkesin diline düşer. Tıpkı İspanyol gerilim filmi La Viuda Negra gibi… 31 Mayıs 2025’te yayınlandıktan sadece bir gün sonra Birleşik Krallık Netflix listelerinde bir numaraya demir atan bu film, izleyicileri gerçek bir cinayetin karanlık dehlizlerine çekiyor ve adeta bir “kara dulun” ördüğü ölümcül ağın içine hapsediyor. Peki, nedir bu filmi bu kadar karşı konulmaz kılan ve bir anda zirveye taşıyan sır?
Cevap, İspanya’nın Valensiya kentinde 2017’de yaşanan, hem şok edici hem de o zamana dek pek bilinmeyen bir cinayet davasının kemiklerine işleyen kurgusunda saklı. Film, mühendis Antonio Navarro Cerdán’ın vahşice öldürülmesinin ardından başlayan nefes kesici bir soruşturmayı merkezine alıyor. Usta oyuncu Carmen Machi’nin hayat verdiği deneyimli dedektif Eva, genç ve güzel dul eş María Jesús Moreno Cantó’nun – ya da herkesin tanıdığı adıyla Maje’nin (başarılı oyuncu Ivana Baquero tarafından canlandırılıyor) – görünüşte kusursuz olan hayatının ardındaki tekinsiz sırları ve gizli çift yaşamını ortaya çıkarmak için amansız bir mücadeleye girişiyor. Tristán Ulloa’nın da önemli bir rolde karşımıza çıktığı yapım, bir kadının masumiyet maskesinin ardında yatanları keşfe çıkarken, izleyiciyi de koltuğuna çiviliyor.
Gerçek hayattaki olaylar, en cüretkar senaristin hayal gücünü bile gölgede bırakacak cinsten. Takvimler 16 Ağustos 2017’yi gösterdiğinde, 36 yaşındaki Antonio, apartmanının garajında pusuya düşürülerek defalarca bıçaklanmıştı. Gözler hızla, olay sonrası sergilediği şaşırtıcı derecede “sakin ve hesaplı” tavırlarıyla dikkat çeken 27 yaşındaki hemşire eşi Maje’ye çevrildi. Soruşturma perdesi aralandıkça, Maje’nin bir değil, birden fazla gizli aşk ilişkisi yaşadığı, adeta örümcek ağı gibi örülmüş bir ihanet yumağı ortaya çıktı. Bu ilişkilerden biri, Maje’nin çalıştığı hastanede temizlik görevlisi olan Salvador Rodrigo Lapiedra idi. Kısa sürede anlaşıldı ki, Maje’nin manipülasyonlarıyla hareket eden Salvador, tetiği çeken, daha doğrusu bıçağı savuran kişiydi. Ele geçirilen telefon dinlemeleri, cinayetin soğukkanlılıkla önceden planlandığını ve Maje’nin, sevgilisine kurbanın sonunu getirecek garaj anahtarlarını bizzat verdiğini kanıtlıyordu. Maje’nin bir arkadaşına sarf ettiği iddia edilen, “Antonio’nun ölmesi boşanmaktan daha iyi” şeklindeki tüyler ürpertici sözler ise, davanın ve filmin en karanlık dönemeçlerinden birini oluşturuyordu.
La Viuda Negra’ yı daha da sarsıcı ve gerçekçi kılan unsurlardan biri de, dava sürecinden elde edilen gerçek hayat kayıtlarının filmde ustaca kullanılması. Bu dokunuş, izleyiciyi hikayenin tam kalbine yerleştiriyor, kurgu ile gerçeklik arasındaki çizgiyi ürkütücü bir şekilde bulanıklaştırıyor ve gerilimi doruklara taşıyor. Maje’nin İspanyol medyasında “Patraix’in Kara Dulu” olarak anılması ve filmin orijinal İspanyolca adının La Viuda Negra (Kara Dul) olması, hikayeye zaten sinmiş olan o uğursuz ve ürkütücü atmosferi daha da pekiştiriyor; adeta bir uyarı niteliği taşıyor.
Ve sanmayın ki gerçek hayatın şok edici sürprizleri mahkeme salonunda son buldu. Maje, Ocak 2018’de Salvador ile birlikte tutuklandıktan ve Ekim 2020’de cinayetten hüküm giydikten sonra bile manşetlerden düşmedi. Hapisteyken, Temmuz 2023’te başka bir mahkumdan (David) çocuk sahibi olması, bu zaten karmaşık ve trajik olan hikayeye akıl almaz yeni bir katman ekledi. İzleyicilerin filme gösterdiği yoğun ilgi ve erken dönemde gelen beş yıldızlı yorumlar da bu karmaşık yapıya duyulan merakı yansıtıyor. Birçoğu, filmin insan doğasının karmaşıklığını, aldatmacanın ve manipülasyonun karanlık dehlizlerini ustalıkla yansıttığını, hem etkileyici hem de derinden rahatsız edici bir anlatı sunduğunu belirtiyor.
La Viuda Negra’ nın Netflix’teki bu baş döndürücü başarısı, gerçek suç dramalarının adeta altın çağını yaşadığımızı bir kez daha kanıtlıyor. Bu tür yapımlar, bizleri insan ruhunun en kuytu köşelerine bakmaya, “neden?” sorusunu sormaya ve bazen de toplum olarak önemli etik tartışmaların içine girmeye zorluyor. Bir dulun ölümcül oyunu, sadece bir gerilim filmi olmanın ötesinde, gerçekliğin kurgudan ne denli daha sarsıcı, daha karmaşık ve bazen de daha korkutucu olabileceğini gözler önüne seren çarpıcı bir ayna görevi görüyor.
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak