Akıştasın: Nehrin Hafızası: Londra’nın 33 Köprüsünü Tuvalime Taşırken

Yükleniyor
svg

Nehrin Hafızası: Londra’nın 33 Köprüsünü Tuvalime Taşırken

Haziran 8, 20257 dk okuma süresi

Komşu, haberi sana okumamı ister misin?
Kule Köprüsü Suluboya

Her şey 2017’de, Londra’nın köprülerini küçük kalem ve mürekkep eskizleriyle çizmeye başladığımda filizlendi. Suyla temas ettiğinde maviden siyaha dönen ve açık tonlara “kanayan” o özel mürekkebi kullanıyorum. Amacım, her çizgiyle zamansız bir his yaratmak; geçmişin anılarını, o köprülerden gelip geçen sayısız insanın bıraktığı görünmez izleri yeniden canlandırmak. Bu eskiz koleksiyonu, o günden beri her gün biraz daha büyüyor.

Chiswick Köprüsü.

 

Resim yapmaya ise 2018’de başladım. Güzelliğiyle insanı saran nehir manzaralarına her zaman bir tutkum olmuştu. Yaklaşık 10 yıl önce, Londra’daki Thames Nehri’ni ve üzerindeki tüm geçiş noktalarını resmetmenin ne kadar keyifli olabileceğini düşündüm. O zamanlar nehrin üzerinde tam 33 köprü olduğunu bilmiyordum bile…

Richmond Köprüsü

Proje için ilk adımı attığım gün, Ekim ayında parlak bir sabahtı. Okuldan çıkar çıkmaz yola koyuldum. Twickenham’a gidip o güzelim Richmond Lock Köprüsü’nü, Twickenham Köprüsü’nü, Richmond Demiryolu Köprüsü’nü ve tabii ki Londra’nın en eski köprüsü olan Richmond Köprüsü’nü nehir boyunca yürüyerek keşfettim. Bol bol fotoğraf çektim ve eve döner dönmez ilk eskizlerimi yaptım.

Blackfriars sütunları.

 

Twickenham’ı anlatan tablomda aslında üç köprüyü birden tasvir ediyorum: ön planda Twickenham Köprüsü, hemen arkasında Richmond Demiryolu Köprüsü ve en geride Richmond Köprüsü. Özellikle köprünün yanındaki eski demir korkulukların koyu kırmızı pasıyla solgun mavi boyası arasındaki o tezatlığa bayılıyorum. Korkulukların resimdeki duruşu, izleyicinin gözlerinin tablo içinde keyifli bir yolculuğa çıkmasına yardımcı oluyor.

Twickenham Köprüsü.

 

Ertesi gün hiç durmadan Putney Köprüsü, Fulham Demiryolu Köprüsü ve Wandsworth Köprüsü’nü boyayarak çalışmalarıma devam ettim. Tüm köprüleri resmetme süreci, bu şekilde yaklaşık üç ayımı aldı.

Hammersmith Köprüsü.

 

Bu süreçte Hammersmith Köprüsü’nü de resmettim. Yaklaşık 200 yıldır bir yol köprüsü olan bu yapı, şimdi sadece yayalara ve bisikletçilere hizmet veriyor. İngiliz mirasına sadık kalınarak 2000 yılında yeşile boyanmış. Farklı ışıklarda yansımasını yakalamak zor olsa da, bu resim özellikle ilkbahar ışığında daha bir canlı duruyor. Sanki doğal ortamından sıyrılıp çevresine sakin ve güvenli bir hava katıyor.

Barnes Köprüsü

 

Barnes Demiryolu Köprüsü’nün ise bende yeri ayrıdır. 1849’da inşa edilen bu köprü, her yıl düzenlenen meşhur Oxford ve Cambridge Kürek Yarışı ile bilinir. Onu, Şubat ayının sonunda, o soğuk havada yapılan bir yarış sırasında uzaktan boyadım. O gün kullandığım renk paleti, nehir kıyısının ve arka planın o soğuk ama bir o kadar da güzel renklerini tuvale mükemmel bir şekilde yansıttı.

Chiswick Alışveriş Merkezi düşük gelgit.
 

Wimbledon Sanat Stüdyoları’ndaki zamanlarımda, bazı eserlerimin beklenenden daha popüler olduğunu fark ettim. Bir tablo sattığımda, mutlaka “Bundan bir tane daha yapamaz mısınız?” diye soran biri çıkıyordu. Sürekli aynı şeyi çizmek yerine, bu görüntüleri daha fazla insanla buluşturmanın daha kolay bir yolu olmalı diye düşündüm ve kendimi bir gravür (etching) dersinde buldum.

Richmond Lock.
 

Çelik üzerine aşındırma tekniğiyle çalışıyorum ve bu yönteme yaklaşımım oldukça resimsel. Bu keşif sayesinde, manzaraları üç farklı tonda ayırmayı öğrendim ve bu tekniği çok sevdim. Sonuç olarak, o çok sevilen 33 görüntüyü de çoğaltma yeteneği kazandım. Artık bir plaka üretildikten sonra, kullanılan mürekkebe ve uygulamaya bağlı olarak küçük farklılıklar gösterse de, temel görüntüyü sürekli olarak basabiliyorum. Bu, beton ve taş köprülerin o güçlü yapısını yansıtan estetik bir dışavurum benim için.

Albert Köprüsü

Bu projeye başladığımda ziyaret ettiğim ilk köprülerden biri olan Richmond Lock Köprüsü’nün detaylı bir tasviri de bu seride yer alıyor. 80’lerin başından beri Londra’da yaşamama rağmen, 2016’nın sonuna kadar bu köprüye hiç rastlamamış olmama şaşırmıştım. Güzel demir işçiliğini, onu çevreleyen yaprakların daha gündelik ve doğal haliyle birleştirdim. Kemerlerin arasından görünen Twickenham ve Richmond Demiryolu Köprüleri, izleyiciyi nehir boyunca bir yolculuğa davet ediyor.

Albert Köprüsü ise çoğu insanın favorisi. 1873’te Rowland Mason Ordish tarafından tasarlanan bu yapı, bir zamanlar ücretli olan köprülerin ayakta kalan tek örneği. Bu resmi, Gesso kaplı bir levha üzerine yaptım. Bu yüzey boyama için harika; boyayı tuval gibi emiyor ama çok daha az affedici. Köprünün ince detayları üzerine katman katman uyguladığım ince boya, ona zamansız, eskimeyen bir nitelik kazandırıyor.

Tüm bu yolculuğun ürünlerini, “Köprü Resimlerim” sergisinde görebilirsiniz. Sergi, 5 Haziran Perşembe’den 19 Haziran 2025’e kadar Hayles Church Road, Barnes’da ziyarete açık ve giriş ücretsiz. Gelin, Thames’in hafızasında birlikte bir gezintiye çıkalım. Resimleri dilerseniz satın almanız da mümkün.

Bu haber adada kalmaya devam etsin mi?

0 People voted this article. 0 Upvotes - 0 Downvotes.
svg

Aklında bir şey mi var?

Yorumları göster / Yorum bırak

Cevap ver

Yükleniyor
svg