Selam sinemasever dostlarım! Nasılsınız bakalım? Bugün size öyle bir filmden bahsedeceğim ki, şimdiden içim içime sığmıyor! Hani Coen Kardeşler vardır ya, o efsane ikili… İşte onlardan Ethan Coen, eşi Tricia Cooke ile yepyeni bir maceraya atılmış. “Drive-Away Bebekleri” ile ‘Acaba neler oluyor?’ dedirtmişlerdi, şimdi de “Lezbiyen B-film üçlemesi” dedikleri o tatlı mı tatlı projelerinin ikinci filmi “Tatlım Yapma!” (Honey Don’t!) ile geliyorlar. İsmi bile ne hoş, değil mi? Carl Perkins şarkısından! Daha vizyona girmesine var (22 Ağustos 2025, not alın canlarım!) ama bendeniz erkenden bir göz attım, sizin için!
Bağımsız Bir Ruh, Tanıdık Bir Tat… Acaba?
Şimdi efendim, bu film öyle bildiğiniz klasik Coen Kardeşler işlerine (“Büyük Lebowski” falan hani) pek benzemiyor, baştan söyleyeyim. Daha bir bağımsız, daha bir ‘kendi halimdeyim ama havam da yerinde’ diyen bir havası var. Ama korkmayın, o alttan alta işleyen zeki kara mizah, o film noir’a olan aşkları yine orada, B-filmlerinin o kendine has, biraz da ‘uçuk kaçık’ estetiğiyle harmanlanmış. Ethan ve Tricia, bize resmen “Gelin size farklı bir lezzet sunalım,” diyorlar. Bence de gelsin!
Gizem Perdesi Aralanıyor… mu Acaba?
Filmimiz nasıl başlıyor dersiniz? Şöyle gizemli, pek bir alımlı bir ablamız, pıt diye bir trafik kazasında ölmüş genç bir kızı buluyor. Ee, tabii ortalık karışıyor! Hemen bizim cengaver yerel dedektifimiz Honey O’Donahue (canım Margaret Qualley oynuyor, ona ayrıca geleceğim!) olaya el atıyor. Coen ve Cooke ikilisi burada klasik noir numaralarını alıp, bugünün dünyasına öyle bir oturtmuşlar ki, sizi hemen o kasvetli ama bir o kadar da ‘Acaba şimdi ne olacak?’ dedirten atmosferin içine çekiveriyorlar. Merak kediyi öldürür derler ama biz sinemaseverler merak etmeyi severiz, değil mi?
Margaret Qualley: Sahne Senin Bebeğim!
Geldik mi filmin yıldızına, Margaret Qualley’e! Ah canım okuyucularım, bu kız resmen “Ben buradayım ve parlıyorum!” diyor. Dedektif Honey rolünde öyle bir süzülüyor, öyle bir ‘ateş ediyor’ ki (hani o Hollywood tabiriyle ‘sizzles’ derler ya, tam o!), gözlerinizi alamıyorsunuz. Zarafeti, o güçlü ama bir o kadar da kırılgan duruşu… Filmin bütün yükünü omuzlamış ve altından da başarıyla kalkmış. O keskin diyaloglar var ya, onun ağzından bal damlıyor sanki! Bu performansıyla adından çok söz ettirecek, benden söylemesi. Alkışlar Qualley’e!
Acı Soslu Tatlı Bir Gülümseme (Coen Usulü Mizah)
Şimdi Coen deyince aklınıza hemen kahkahalar gelmesin, tamam mı? Bu filmde de durum farklı değil. Öyle bas bas bağıran bir komedi yok. Ama o incecik, zekice yerleştirilmiş, bazen insanı ‘Acaba gülsem mi, üzülsem mi?’ ikileminde bırakan bir kara mizah var. Hani durumlar ironikleşir, karakterler olmadık işlere bulaşır da siz kenardan ‘Vah vah, ama biraz da komik yahu,’ dersiniz ya, işte o tatta! Bu da filmin o kendine has, biraz buruk ama kesinlikle sürükleyici havasını pekiştiriyor. Zaten Coen’lerin alametifarikası da bu değil midir biraz?
Ee, İzleyelim mi Bu Filmi? Benim Karne Notum…
Uzun lafın kısası dostlarım, “Tatlım Yapma!” öyle her kalıba sığmayan, türlerle dans eden, B-filmlerine şapka çıkaran ama bunu yaparken de kendi özgün dilini konuşturan bir film olmuş. Coen ve Cooke ikilisi, bize gerçekten de farklı bir “lezzet şöleni” sunuyor. İzlerken hem ‘Vay be!’ diyeceksiniz hem de karakterlerin o tatlı tuhaflıklarına gülümseyeceksiniz.
/Film sitesi 10 üzerinden 7.5 vermiş, benden de ona yakın bir not alır. Özellikle Margaret Qualley’nin performansı ve filmin o kendine has noir atmosferi için bile izlenir.
22 Ağustos 2025‘te sinemalarda! Şimdiden takvimlerinize kocaman bir kalp çizin, çünkü bu film kaçmaz, benden söylemesi! Yeni bir Coen filmi gibisi var mı, değil mi ama? Gidince yorumlarınızı bekliyorum ha! Şimdilik benden bu kadar, bir sonraki film kritiğinde görüşmek üzere, hoşça kalın!
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak