Londra, dünyanın en saygın sanat galerilerinden bazılarına ev sahipliği yapmasının yanı sıra, birçoğunun kapılarını ücretsiz olarak açmasıyla da sanatseverler için gerçek bir cennettir. Küresel çapta ünlü koleksiyonlardan, daha az bilinen cevherlere kadar, işte Londra’da ücretsiz sanatın en iyi adresleri!
Büyük İsimler ve İkonik Koleksiyonlar
National Gallery, Trafalgar Square: Hans Holbein’in “Sefirler”i, Jan van Eyck’in “Arnolfini’nin Evlenmesi” veya Turner’ın “Savaşçı Temeraire”i… National Gallery’nin kalıcı koleksiyonu, dünyanın en hayranlık uyandıran tablolarından bazılarını görmenizi sağlar ve girdiğinizde banka hesabınız ne durumdaysa çıktığınızda da o durumda olur. Yoğun güvenlik kontrolleri nedeniyle bazen sinir bozucu kuyruklar olabilir, ama National Gallery’yi gezmek her zaman buna değer.
National Portrait Gallery, Trafalgar Square: 2023’te yenilenen National Portrait Gallery, hem Instagram’a yakışan bir yürüyen merdivenle hem de Tracey Emin’in portrelerle süslü kapılarıyla geri döndü. Ulusal Galeri’nin daha küçük ama yine de oldukça geniş komşusu, ücretsiz kalıcı koleksiyonlarıyla Henry VIII’in eşlerinden Panini futbol çıkartmalarına kadar her şeyi barındırıyor.
Tate Modern, South Bank: Her yıl yaklaşık beş milyon ziyaretçi Tate Modern’e akın eder. Birçoğu ücretli bir sergi için gelse de, çoğu kişi sadece boyun eğdiren, devasa enstalasyonlarıyla bilinen Türbin Salonu‘nda neler olup bittiğini görmek için buraya uğrar. Buradan yürüyen merdivenler sizi, Bacon, Warhol, Pollock ve Guerrilla Girls’ün beklediği diğer ücretsiz galerilere taşır.
Tate Britain, Pimlico: Bazen genç kardeşinin gölgesinde kalsa da, Tate Britain aslında çok daha eklektik bir yerdir. Duvarları, John Bettes’in 16. yüzyıl portresi “Siyah Şapkalı Bir Adam”dan, David Hockney’nin ikonik “Büyük Bir Sıçrama”sına kadar sanat eserleriyle doludur. Özel sergiler dışındaki her şey için tek kuruş ödemenize gerek yok.
Wallace Collection, Marylebone: Wallace Collection herkes için değildir. Bir eleştirmenin keskin zekasıyla “19. yüzyılın pahalı zevkinin ezici, boğucu bir gösterisi… tıpkı taşra Fransız müzesi gibi hissettiriyor” diye eleştirdiği bu yerde, Rubens, Canalettos ve Velázquez’ler gösterişli bir atmosferle çevrilidir. Ancak, “Gülen Şövalye”yi ücretsiz görme fırsatı, herkesin yüzüne bir tebessüm getirmeye yeter.
Guildhall Art Gallery, City: Galerinin kendisi, “Geçmiş gibi giyinmiş Gelecek” gibi görünse de, içinde sayısız mücevher barındırır. Bunlar arasında, “The Ninth of November, 1888” (bu kutlama sahnesinin kasveti, resmin Karındeşen cinayetlerinin zirve yaptığı dönemde yapılmış olmasıyla vurgulanır) ve John Singleton Copley’nin “The Defeat of the Floating Batteries at Gibraltar” adlı eseri yer alır ki, bu eser o kadar büyüktür ki, galeri özellikle onun etrafına inşa edilmiştir. Özel sergiler bile ücretsizdir.
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak