1991 yapımı “Kuzuların Sessizliği”, sadece bir seri katil klasiği olmakla kalmadı, aynı zamanda sinema tarihine geçerek En İyi Film Oscar’ını kazanan tek korku filmi oldu. Film, Jonathan Demme’nin yönetmenliğinde, Jodie Foster (Clarice Starling) ve Anthony Hopkins (Dr. Hannibal Lecter) gibi oyuncu devlerinin performanslarıyla, En İyi Film’in yanı sıra En İyi Yönetmen, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Kadın Oyuncu ve En İyi Uyarlama Senaryo ödüllerini de alarak “Büyük Beşli” (Big Five) Oscar’ı kazanan sadece üçüncü film oldu.
Horror’un Nadir Zirveleri
Akademi, korku türünü genelde görmezden gelse de, **”Kuzuların Sessizliği”**nden önce ve sonra bu başarıya yaklaşan filmler oldu:
- The Exorcist (1973): En İyi Film’e aday gösterilen ilk korku filmi. Ancak ödülü “The Sting”e kaybetti.
- Jaws (1975): Bir diğer çığır açan korku filmi, En İyi Film adayı oldu, ancak ödülü “One Flew Over the Cuckoo’s Nest”e kaptırdı.
- The Sixth Sense (1999): Hassasiyeti ve düşündürücü karakter çalışması sayesinde En İyi Film adayı oldu, ancak ödülü “American Beauty”e kaybetti.
- Black Swan (2010): Obsesif bir balerinin psikolojik çöküşünü anlatan bu film, En İyi Film’e aday gösterildi.
- Get Out (2017): Jordan Peele’in ırksal ilişkiler üzerine zekice sosyal eleştirisi, En İyi Film’e aday gösterildi ve En İyi Orijinal Senaryo ödülünü kazandı.
- The Substance (2024): Coralie Fargeat’ın bu kanlı ve cesur filmi, En İyi Film’e aday gösterilen en yeni korku yapımıdır.
Bu filmlerin başarısı, korku sinemasının sadece gerilim yaratmakla kalmayıp, aynı zamanda derin karakter çalışmaları ve toplumsal eleştiriler sunarak en yüksek sanatsal değere sahip olabileceğini kanıtlıyor. “Kuzuların Sessizliği”, Akademi’nin bu önyargısını kıran ve türe olan bakışı sonsuza dek değiştiren, tartışmasız bir mihenk taşıdır.
Sence “The Substance”, “Kuzuların Sessizliği”nden sonra En İyi Film ödülünü kazanma şansını yakalayan en cesur korku filmi miydi?
