Sprüth Magers, Londra
1 Kasım 2025 tarihine kadar devam edecek
Sprüth Magers Londra, çağdaş sanatın en karmaşık ve derinlikli anlatılarından birine sahip olan Kaari Upson’ın ölümünden sonra düzenlenen kapsamlı sergisi **“House to Body Shift”**i sunuyor. Sanatçının yaşamı boyunca sürdürdüğü temel temalar —ev, beden, hafıza ve kimlik— bu sergide hem maddi hem de duygusal anlamda iç içe geçiyor.
Upson’ın pratiği, 2000’lerin başında başladığı “The Larry Project” ile belirginleşti. Bu proje, sanatçının San Bernardino’daki çocukluk evi çevresinde yaşayan “Larry” adını verdiği bir komşudan yola çıkarak geliştirdiği takıntılı, yarı-kurgusal bir anlatıya dayanıyordu. Larry’nin gösterişli yaşam tarzı, yanmış evi ve geride bıraktığı özel eşyalar —mektuplar, fotoğraflar, giysiler, mobilyalar— Upson’ın eserlerinde hem nesne hem de metafor haline geldi. Bu malzemeler, sanatçının kişisel belleğiyle birleşerek bir tür “ev-hafıza arkeolojisine” dönüştü.
Sergide yer alan lateks ve silikon dökümler, bedenin ev mimarisiyle kaynaştığı, hem canlı hem de hayaletimsi bir form dünyası yaratıyor. Özellikle 2011 tarihli Internal Pocket #2, Larry’nin merdivenlerinden birinin halısını ve tenis raketini içeriyor; duvara asıldığında insan tenini andıran yumuşak, et renginde bir yüzeyle karşılaşıyoruz. Bu geçiş, evin bedene, bedenin eve dönüşümünü —yani “house to body shift”i— somutlaştırıyor.
Upson, bu dönemde ürettiği çizimlerde de aynı temaları sürdürdü. House to Body Shift (2012) adlı dört parçalı seride merdiven formu yatay bir göz gibi tekrar eder; notlar arasında “fold” ve “unfold” kelimeleri yer alır —deri, kâğıt ya da hafıza katmanlarını çağrıştıran bir açılıp kapanma hareketi.
Sergideki eserler arasında Chandelier ve Double Chandelier (2011) gibi çiftli yapılar, sanatçının “ikizleme” fikrine olan ilgisini gösteriyor. Barrier Barrier (2011–18) adlı çalışmada, iki çit formu zeminden tavana doğru birbirine yaslanır; mekân, beden ve nesne arasındaki sınırlar belirsizleşir.
Upson’ın 2000’lerin sonundaki “Kiss Paintings” dizisi, sanatçının kimlik ve temas arayışını daha doğrudan biçimde ele alır. Bu resimlerde Upson, bir panele kendi portresini, diğerine Larry’nin portresini çizer; daha sonra iki resmi birbirine bastırarak yüzleri kısmen birbiriyle kaynaştırır. Sonuçta ortaya çıkan bulanık yüzey, hem birleşmenin hem de ayrılığın izi gibidir.
2010’lu yıllarda Upson, atölyesine yakın bölgelerde bulduğu eski yatak ve koltukları silikonla kalıba dökerek bedenin yokluğunun maddi kalıntılarını belgeledi. 98 ve 156 (2013) adlı eserlerinde yeşil, sarı ve mavi tonlarla boyanmış bu dökümler, hem çürümenin hem de yeniden doğuşun birer alegorisi olarak karşımıza çıkar. Sanatçının ifadesiyle, “beden ve leke her zaman işimin içindedir.”
Larry’nin evinin iki kez yangınla yok olması, Upson’ı kömür ve is malzemeleriyle çalışmaya yöneltti. 2009 tarihli yazı-resimlerinde, yanmış kâğıdı andıran yüzeylere “Go Inside” veya “Not Here Not Now” gibi ifadeler yazdı. Bu eserler, yok oluşun ardından kalan sessiz bir diyalog gibidir.
Sergi aynı zamanda sanatçının “Grotto Drawings” (2008–10) serisinden örnekler de içeriyor. Bu büyük boyutlu pastel ve kömür resimler, Playboy kültürünün yapay erotizmini kişisel ve karanlık bir alana taşır. Sanatçı burada hem parodi hem de özdeşleşme üzerinden ilerler: mağara formu, hem sığınak hem de tuzak olarak yeniden doğar.
“House to Body Shift”, Kaari Upson’ın pratiğinin özünü özetliyor: evin mimarisiyle bedenin hatıraları arasında süregelen, hem tedirgin edici hem de büyüleyici bir geçiş hali. Sergi, Upson’ın dünyasında evin yalnızca bir barınak değil, geçmişin yankılandığı canlı bir beden olduğunu hatırlatıyor.