Akıştasın: Jāḷī Sergisi: Sanatla Şiddete Meydan Okuyan Kadınlar

Yükleniyor
svg

Jāḷī Sergisi: Sanatla Şiddete Meydan Okuyan Kadınlar

Mayıs 21, 20256 dk okuma süresi

Spandita Malik

Jāḷī – Direniş: İpliklerle Yazılan Güç Hikayeleri

Jāḷī – Direniş” sergisinde, dokuz çarpıcı işlemeli tekstil, izleyiciyle ve birbirleriyle bakışan kadın portrelerini gözler önüne seriyor. Her bir çiçek deseni, camgöbeği ve altın bir dupatta, parıldayan minik aynalarla bezenmiş eller gibi detaylar, bu eserlere derin bir anlam katıyor. Spandita Malik’in özenli dikişleri, Robert Mann Galerisi’nin mütevazı beyaz duvarlarını, fısıltılarla dolu, samimi bir deneyim alanına dönüştürüyor.

New York merkezli sanatçı Spandita Malik, bu portrelerin ardındaki kadınlarla iki yılını geçirdi. Kuzey Hindistan’da, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar aracılığıyla tanıştığı bu kadınlar, aile içi şiddetin gölgesinde yaşayanlar. Malik, onları kendi evlerinde, istismarın sürdüğü ve emeklerinin çoğu zaman görünmez kılındığı o kişisel alanlarında fotoğrafladı. Ancak burada kilit nokta şu: Her biri, kameraya nasıl bakacağını, nasıl duracağını kendisi belirledi; kendi hikayesinin ve direnişinin anlatıcısı oldu. Bu sergi, tam da bu yüzden, işlemelerin ötesinde bir yüzleşme ve güçlenme öyküsü sunuyor.

Zayada BhegamSpandita Malik, “Zayada Bhegam” (2025), Khadi kumaş üzerine benzersiz fotoğraf transfer baskısı, nakış

Sanatçı Spandita Malik, bu dokunaklı portreleri yerel zanaatkarlığın izini sürerek, geleneksel Khadi kumaşına aktardı. Sonra bu ham tuvali, hikayenin asıl sahibine, yani kadının kendisine geri verdi. İşte bu noktada, her bir kadın kendi portresine kendi ruhunu işledi; bir nevi kendi direniş manifestosunu yazdı. Kimi yüzünü dikişlerle gizemli bir peçeyle örttü, kimi kendini iplikten bir labirentle taçlandırdı, bir diğeri yatağını mor düşlerle bezedi. Kumaştaki hafif kat izleri, belki bir mürekkep lekesi… Bunlar, yaratım sürecinin samimi parmak izleri gibiydi; her biri, o anın ve emeğin eşsiz bir kalıntısı.

Bu yüzden “Jāḷī”, sıradan bir karma serginin çok ötesinde; ortak bir ruhun, kolektif bir iyileşmenin ve dönüşümün çarpıcı bir kaydı. Malik’in, kadına yönelik şiddete ve hayatta kalanların onuruna gösterdiği derin saygı, her bir eserde hissediliyor. Bu sergi, estetik bir şölen olmanın ötesinde, kadınların kendi iç dünyalarıyla yaşadıkları mekanı nasıl yeniden fethettiklerini, dönüştürdüklerini gösteren güçlü bir manifesto. Her bir dikiş, adeta bu dönüşümün sessiz ama kararlı bir adımı.

Bu direnişin ipliklerini zihnimde takip ederken, “Jamila Bhegam” (2025) adlı eserdeki o karavan pencereleri beliriyor. Malik, Bhegam’ı derme çatma bir barınağın önünde, plastik bir sandalyede otururken fotoğraflamış. Arka plandaki kafes deseni, portrenin merkezindeki kadını karmaşık bir ağın odağına yerleştiriyor; belki de hayatın ve toplumun ona ördüğü, ama onun kendi bakışıyla yeniden anlamlandırdığı bir ağın… “Jāḷī” kelimesi de zaten hem Güney Asya mimarisindeki o delikli pencere ve paravanları hem de geleneksel dikişlerdeki göz alıcı motifleri çağrıştırıyor; hem bir sınır hem de bir geçiş, hem bir koruma hem de dünyaya açılan bir bakış… Tıpkı bu kadınların hikayeleri gibi.

Jamila BhegamSpandita Malik, “Jamila Bhegam” (2025), Khadi Kumaşı, Zardozi ile benzersiz fotoğraf transfer baskısı

Bir sonraki durak “Farhana” (2023). Loş bir koridorda, yukarıdan vuran yeşil bir ışık huzmesiyle aydınlanıyor. Farhana, altın Gota Patti işlemelerinin göz alıcı parıltısıyla çevrili; bu, kadınların emeği ve zarafetiyle özdeşleşen geleneksel Güney Asya tekstil sanatına adeta bir saygı duruşu, bir kutlama niteliğinde. Her bir altın iplik, sanki Farhana’nın içsel ışığını yansıtıyor.

Ve sonra “Heena” (2025)… Bir kadın, gündelik hayatın sahnesi olan mutfakta, bir tuğla duvarın önünde, tencere ve tavaların hemen yanı başında duruyor. Ayakları, geleneksel shisha tekniğiyle işlenmiş, merkezlerinde ışığı yakalayıp yansıtan minik aynaların göz kırptığı bir çiçek yatağına basıyor. Tam yüzüne odaklanacakken, beklenmedik bir sürprizle karşılaşıyoruz: Heena’nın yüzü olması gereken yerde, ipliklerle çevrelenmiş bir aynada kendi yansımamız beliriyor!

Malik, bu ustaca yerleştirilmiş ayna ile izleyiciyi sadece bir gözlemci olmaktan çıkarıp, hikayenin bir parçası olmaya, bu kadınların deneyimlerinde kendi izlerimizi aramaya davet ediyor. “Jāḷī” sadece onların değil, bizim de direnişimiz olabilir mi? Sanatçı, bu soruyla bizi baş başa bırakarak, serginin en derin katmanına ulaştırıyor; yüzleşmeye ve belki de ortak bir anlayışa.

FarhanaSpandita Malik, “Farhana” (2023), Khadi Fabric, Zardozi ve Gota-Patti Nakış ve Boncuk İşi üzerine fotoğraf transfer baskısı

Jāḷī – Direniş, Robert Mann Galerisi’nde (508 West 26th Street, Suite 9F, Chelsea, Manhattan) sürüyor ve sadece 28 Haziran’a kadar randevu ile ziyaret edilebilir.

Bu haber adada kalmaya devam etsin mi?

0 People voted this article. 0 Upvotes - 0 Downvotes.
svg

Aklında bir şey mi var?

Yorumları göster / Yorum bırak

Cevap ver

Yükleniyor
svg