“House of Music” Peter Doig’den Serpentine’de Resim, Ses ve Bellek Füzyonu

Kasım 29, 20253 dk okuma süresi

Çağdaş sanatın usta ressamı Peter Doig, Serpentine Galleries‘de açılan “House of Music” (Müziğin Evi) başlıklı yeni projesiyle, resmin sınırlarını ses ve ortak dinleme deneyimiyle genişletiyor. Doig, galeri mekânını, izleyicinin durup dinlediği, düşündüğü ve sohbet ettiği bir kontemplasyon alanına dönüştürüyor.

Serginin kalbinde, resimlerin kendisiyle birlikte yer alan iki set, nadir ve restore edilmiş analog hoparlör sistemi bulunuyor. Bunlardan biri, 1950’lere ait Klangfilm Euronor hoparlörleri; diğeri ise 1920’lerin sonu ve 1930’ların başında, “konuşan filmler” çağını müjdelemek için geliştirilmiş, son derece nadir bir Western Electric / Bell Labs ses sistemidir.

Trinidad’dan Gelen Ses ve Gölge

Sergilenen resimlerin birçoğu, Doig’in 2002–2021 yılları arasında yaşadığı Trinidad döneminde yaratılmış. Bu dönem, sanatçının sound-system kültürü ve sinema üzerinden müzikle olan ilişkisini derinleştirmiş. Doig, kişisel anıları, bulduğu fotoğrafları ve hayali sahneleri harmanlayarak, tablolarını Trinidad’ın kültürel bağlamıyla şekillendiriyor. Sergide ayrıca, sanatçının Londra stüdyosunda bu şov için özel olarak ürettiği yeni resimler de yer alıyor.

Serginin adı, Doig’in hayran olduğu Trinidadlı calypsonian müzisyen Shadow’un “Dat Soca Boat” şarkısındaki sözlere bir göndermedir. Shadow’un ikonik iskelet kostümlü portresi, Shadow (2019) adlı tablosuyla sergide yer alıyor.

Ortak Dinleme ve Londra’nın Ses Manzarası

“House of Music”, sadece bir sergi değil, çok duyusal bir çevre olarak tasarlanmış. Pazar günleri, sergi, “Sound Service” adı altında canlı dinleme seanslarıyla aktif hale getiriliyor. Nihal El Aasar, Olukemi Lijadu, Ed Ruscha, Samuel Strang ve Duval Timothy gibi müzisyenler, sanatçılar ve koleksiyonerler, kendi arşivlerinden seçtikleri kayıtları analog sistemler üzerinden paylaşıyor. Bu informal residanslar, sesin bellek olarak, ortak dinlemenin ise toplanma eylemi olarak nasıl çalıştığına dair serginin fikirlerini genişletmeyi amaçlıyor.

Bu canlı seanslara Lizzi Bougatsos, Dennis Bovell, Brian Eno ve Linton Kwesi Johnson gibi özel konuklar da katılacak. Peter Doig, bu projeyle Londra’nın sanatsal manzarasına işitsel bir katman ekleyerek, resim ve müziğin kesiştiği yeni bir diyalog zemini kuruyor.