
Berlin’in kış aylarında büründüğü o kendine has gri ve loş atmosferi bilirsiniz. Güneşin bir var bir yok olduğu, günün ne zaman bittiğinin anlaşılmadığı o ara saatler… İşte Apartman No: 26’nın Berlin rotasında bu hafta, tam da bu “alacakaranlık” hissine odaklanan ve yalnızlığı bir sanat formuna dönüştüren iki sergi var.
Biri kavramsal sanatın usta ismi Peter Piller, diğeri ise “yalnızlığı icat eden” bir ikili. Hazırsanız Berlin’in grisine biraz anlam katalım.
“Bürgerliche Dämmerung”. Türkçeye “Medeni Alacakaranlık” (Civil Twilight) olarak çevirebileceğimiz bu terim, aslında teknik bir hava durumu tabiri. Güneşin ufkun 6 derece altına indiği, sokak lambalarının henüz tam yanmadığı ama gün ışığının da çekildiği o en parlak alacakaranlık evresi.
Berlin’in köklü galerisi Barbara Wien, 31 Ocak 2026’ya kadar Peter Piller’in bu isme sahip yedinci kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Piller, bu terimi bir hava durumu uygulamasında görüp anlamadığında çok sevmiş; çünkü ona göre yanlış anlaşılmalar, spekülasyona kapı aralar.
Piller’i genelde başkalarının çektiği fotoğrafları veya gazete arşivlerini tarayıp yeniden düzenleyen bir “arşiv sanatçısı” olarak tanırız. Ancak bu sergide bir kırılma var: Eserlerin neredeyse tamamı sanatçının 2025 yılında çektiği kendi fotoğrafları.
Sergide neler mi var?
Kış uykusuna yatırılmış bir motosikletin arkası: Ama siz onu bir heykel sanabilirsiniz.
Muybridge’in Kartalı: Hareket çalışmalarının öncüsü Eadweard Muybridge’in bir kartal fotoğrafı… Ama Piller’in kadrajında bu kartal, kırık bir şemsiyeye benziyor.
Mantar ve Manzaralar: “Sessiz bakışlarla” yakalanmış doğa parçaları.
Serginin girişinde ise Piller’in mizahi ve eleştirel yönü devreye giriyor. “DAX” (Alman Borsası) ve “Klumpenrisiko” (Küme riski/Yoğunlaşma riski) gibi finansal terimleri, gri kutucuklara hapsedilmiş çizimler olarak görüyoruz. Bu çizimler, alacakaranlığın sadece gökyüzünde değil, ekonomik ve sosyal hayatta da yaşandığını fısıldıyor.
Piller şu an Roma’da Villa Massimo bursuyla yaşasa da, bu sergi Berlin’in o “ne aydınlık ne karanlık” ruhuna tam oturuyor.
Berlin turumuzu, ismiyle bile insanı içine çeken bir diğer sergiyle tamamlayalım. Galerie Albrecht, 10 Ocak 2026 tarihine kadar Sid Gastl ve Ludwig Spaude’nin “The Invention of Solitude” (Yalnızlığın İcadı) sergisine ev sahipliği yapıyor.
Serginin adı Paul Auster’ın o meşhur kitabını hatırlatsa da, içerik bizi resmin sessizliğine davet ediyor. Piller’in dış dünyadaki “alacakaranlığı”na karşılık, bu sergi iç dünyamızdaki o “ıssızlığı” ve tefekkürü kutluyor. Berlin’in kalabalığından kaçıp, kendi yalnızlığınızı “icat etmek” ve sanatla baş başa kalmak için harika bir durak.
Berlin’deyseniz, bu iki sergiyi listenize ekleyin. Biri gökyüzüne bakmanızı, diğeri ise içinize dönmenizi sağlayacak.
Sergi 1: Peter Piller – Bürgerliche Dämmerung / Civil Twilight
Mekan: Barbara Wien, Berlin
Tarih: 31 Ocak 2026 tarihine kadar
Sergi 2: Sid Gastl & Ludwig Spaude – The Invention of Solitude
Mekan: Galerie Albrecht, Berlin
Tarih: 10 Ocak 2026 tarihine kadar






