Berlin’in sonbahar ışığında, figür yeniden beden buluyor.
Grace Weaver, Mothers adlı yeni sergisiyle, annelik, kadın bedeni ve yakınlığın estetiği üzerine resimsel bir meditasyon sunuyor.
Galerie Max Hetzler’deki bu beşinci kişisel sergisi, sanatçının Berlin’deki ilk solo sunumu olma özelliğini taşıyor.
Kutsallıktan Uzak, Şefkate Yakın
Weaver’ın tuvalleri, klasik “anne–çocuk” imgesini dinsel ikonografiden arındırarak, tamamen bedensel bir duygu diline dönüştürüyor.
Dev kare tuvallerde, anneler çocuklarını sarmalıyor; diz çöküyor, eğiliyor, bazen ise birbirlerine sessizce bakıyorlar.
Figürler birer ikon değil, nefes alan organizmalar gibi —
boyunlar uzuyor, kollar mekâna taşarak sınırları siliyor.
Bir bakış anneye, diğeri çocuğa yöneliyor; kimi zaman her ikisi de izleyiciye meydan okurcasına dışarı bakıyor.
Bu resimlerdeki bedenler kusursuz değil, kırılgan.
Weaver’ın cümlesi gibi: çizgi artık bir kontur değil, bir hâl.

Bir Tuvalde Dans Etmek
Grace Weaver, resimlerini yere yatırarak boyuyor.
Tıpkı bir koreograf gibi, tuvalin etrafında dönerek ritmik hareketlerle boya sürüyor.
Fırça darbeleriyle oluşan akıntılar, hem çizimin hızını hem bedenin enerjisini görünür kılıyor.
Paletindeki kobalt mavileri, pastel pembe ve kâğıt tonları, sanki çizim malzemesine ait bir sadelik taşıyor.
Weaver için bu sadelik, duygunun çıplak hâli:
Ne fazla süs, ne de anlatı. Sadece jestin anlamı.
Mitin İçinden Gündelik Olana
Sanatçının ilham kaynağı, M.Ö. 6. yüzyıla ait küçük bir Boeotian terracotta anne–çocuk figürü.
Bu kadim formdan başlayarak, Cranach’ın Madonnalarına, Kıbrıslı taş heykellere, Mısır’daki İsis ve Horus ikonlarına uzanıyor.
Ancak her referans, sonunda Weaver’ın çağdaş dili içinde eriyor.
Onun anneleri artık kutsal değil, insani;
tanrısal otoriteden çok fiziksel yakınlık ve duygusal kırılganlık taşıyor.
Bir anlamda Mothers, modern kadının yeniden doğumunu anlatıyor —
güçlü değil, gerçek bir varlık olarak.
Apartman No:26 Notu — “Anne Figürü, Hafızanın Yumuşak Merkezi”
Grace Weaver’ın Mothers serisi, kadın bedenine dair imgelerin sanat tarihindeki tektonik ağırlığını hafifletiyor.
Anne ve çocuk arasındaki bakış değiş tokuşu, bir tür sessiz diyalog haline geliyor —
ne tanrısal bir bakış, ne de suçluluk hissiyle dolu bir tarih.
Berlin’de, Max Hetzler’in Goethestraße mekânında, bu resimler sadece izlenmiyor;
mekânla birlikte solunuyor.
Çünkü Weaver’ın boyası ışık kadar geçirgen, ama duygu kadar kalıcı.
📍 Galerie Max Hetzler Berlin
🗓️ 29 Kasım 2025 tarihine kadar devam edecek
📍 Goethestraße 2/3, Berlin, Almanya













