Emily Kam Kngwarray’nin resimleri, bir manzaranın değil, bir evrenin haritasını çıkarıyor. Noktalar ve çizgilerle örülü tuvalleri; gökyüzüyle yeri, insanla hayvanı, atalarla bugünü birbirine bağlayan görünmez ağların görsel yankısı.
1930’da Alhalker’de doğan Anmatyerr sanatçısı Kngwarray, kendi topluluğunun yaşlılarından biri olarak “Country” kavramını resim diline taşıdı. Country, Batı’nın dar anlamıyla toprak değil; gökleri, suları, kuşları, kökleri ve onların ruhani akrabalıklarını kapsayan bir yaşam ağı. Onun işlerinde bu bağ, emu ayak izleriyle, yam bitkisinin döngüsüyle, şarkıların ritmiyle görselleşiyor.
Sergide yer alan “Ankerr (Emu)” (1989), kuşların yeraltı su kaynakları arasındaki yollarını bir harita gibi işaretler. “Alhalker – My Country” (1992) ise pas tonlarının katman katman yoğunlaştığı dev bir panel; tıpkı kadınların törensel beden boyamalarında ya da geçici kum çizimlerinde olduğu gibi, geçici olanı kalıcıya dönüştürüyor.
En çarpıcı işlerden biri, 22 panelden oluşan “The Alhalker Suite” (1993). Kırmızı, mor ve maviyle mevsimlerin ışık değişimlerini yakalıyor. Tekil bir bakış açısını reddediyor; tekrar ve desenlerle bir yerin çoğul kimliklerini görünür kılıyor.
Kngwarray’nin resimleri yalnızca estetik değil; aynı zamanda bir ekoloji dili. Yerliler için bitkilerin büyüme döngüsünü, hayvanların göç yollarını bilmek hayatta kalmanın şartıydı. Onun işlerinde bu bilgi, kat kat boyayla işlenmiş bir bilgelik olarak karşımıza çıkıyor.
🔗 Apartman No:26 Notu: Kngwarray, “önemsiz” görülen bir tohumu ya da bir kuş izini tuvale taşıyarak, aslında geleceğin ipuçlarını gösteriyor. İklim krizinin çağında bu fısıltıları duymak, belki de hepimizin hayatta kalma şansı.
📍 Emily Kam Kngwarray: Language of Country
Tate Modern, Londra
📅 11 Ocak 2026’ya kadar
