
Websitesini ziyaret ekmek için buraya tıklayabilirsiniz.
Boly aslında ilk kez GameFed’in düzenlediği bir oyunlaştırma hackathonunda ortaya çıktı. Hackathonun amacı, problemleri oyunlaştırma teknikleriyle çözmek ve işleri daha zengin hale getirmekti. Sinan Güler ve Girişimcilik Vakfı’ndan arkadaşlarla aynı ekipteydik. Sinan abi eski bir basketbolcu olarak insanları basketbola teşvik etmenin yollarını düşünüyordu. Biz de ekip olarak bu soruya daha derinlemesine yaklaştık ve insanların basketbol oynamanın ötesinde; saha bulma, arkadaş bulma gibi temel ihtiyaçlarını da çözebilecek, oynadıkça motive edici ödüller kazanabilecekleri bir uygulama fikrine dönüştürdük. Böylece, insanları spora teşvik etme ve spordaki engelleri kaldırma fikri üzerine Boly doğdu. Daha sonra kullanıcılarla birebir görüşerek, sahaları ziyaret ederek ve çeşitli basketbol etkinliklerine katılarak topladığımız geri bildirimlerle bugünkü Boly uygulamasını oluşturduk. Sinan Güler gibi hem girişim ve yatırım ekosisteminde saygı duyulan, hem de basketbol alanındaki başarıları ve geçmişiyle Türkiye’de adını yazdırmış bir ismin vizyonu ile genç ve girişimci bir ekip olarak bizim dinamizmimiz ve ürün geliştirme yeteneklerimiz harika bir uyum oluşturdu.
Bizim neslimiz, mahalle sahalarında sürekli oynayan son kuşaklardan biri olmayabilir. Ama sporla yollarımız genellikle okul takımlarında, yaz kamplarında veya arkadaş gruplarıyla kesişti. Ekibimizden Selen bu konuyu şöyle anlatıyor: “Lisede katıldığım kız basketbol takımı, yeterince oyuncu olmadığı için kapanmıştı. O günden beri, birlikte spor yapacak kişilere ulaşmanın zorluğunu çok net hatırlıyorum.”
Boly tam da bu ihtiyaca yanıt vermek üzere tasarlandı.
Boly’nin odağı olan sokak basketbolu kültürü, mahalle sahalarında kuralsız ama ruhla oynanan eski maçları hatırlatıyor. Daha doğal, hızlı ve erişilebilir bir oyun stili var. Bugün sokak basketbolunun yeniden yükselişte olması ve olimpiyatlara dahil edilmesi bu kültürün tekrar canlandığını gösteriyor.
Bu soruda özellikle ortağımız Sinan Güler’in deneyimlerinin altını çizmek isteriz. Hem Türkiye’de hem Amerika’da sokakta oynamış biri olarak Sinan abi, basketbolun sadece bir spor değil, aynı zamanda bir karakter inşası olduğuna inanıyor. Ona göre: “Türkiye’de bizim yaş grubumuz, Blacktop ve streetball turnuvaları sayesinde, mahallede oynanan basketbolun kendine özgü bir yeri ve kuralı olduğunu gördü. Ben birey olarak, rekabetin saha sınırları içinde esneyebilen kuralları olduğunu ve oyununla saygı kazanabileceğini sokakta öğrendim. Basketbol, ister rakibin ister takım arkadaşın olsun, birlikte kazanmayı öğreten bir spor. Sokakta terinin son damlasına kadar mücadele ettiğin, hatta zaman zaman kavga edecek raddeye gelen bir maçın sonunda, rakibinle el sıkışarak sahadan ayrılmak paha biçilemez bir his.”
Bu yaklaşım, Boly’nin taşıdığı kültürün temel yapı taşlarından biri.
Oyunlaştırma, psikolojik ve duygusal motivasyonları temel alan, hayatımızın birçok alanında zaten kullanılan bir yaklaşım. Biz şu an odak noktamızı spor alanında tutuyoruz, çünkü sporcuların gerçekten motive olabilecekleri, istatistiklerini takip edebilecekleri ve ödüllerle motive olabilecekleri bir alan yaratmak istiyoruz. Ama elbette, oyunlaştırmanın hayatın her alanına uygulanabileceğine inanıyoruz. Gelecekte farklı alanlara da bu yaklaşımı adapte edebiliriz.
Saha aslında mücadeleyi temsil ediyor, startup da benzer şekilde bitmeyen bir mücadele. İkisi arasında önemli bir benzerlik de, başarının arkasındaki görünmeyen çabalar ve sürekli antrenmanlar. Sahada nasıl takım çalışması ve doğru ekip dinamikleri maçın sonucunu etkiliyorsa, startuplarda da doğru ekip ve motivasyon başarıyı getiriyor. Yere serildiğimiz anlar her zaman oldu ve oluyor. Finansmandan hukuka, üründen pazarlamaya her alanda engeller çıkıyor. Önemli olan her defasında tekrar ayağa kalkmak ve mücadeleye devam etmek.
Evet, bunu söyleyen insanlar oldu. Çünkü kullanıcı alışkanlıklarını değiştirmek zordur. Daha önce kimse maç arkadaşını uygulama üzerinden bulmamış veya skorlarını dijital olarak tutmamıştı. Turnuvalarda bile skorlar genellikle dijital olarak tutulmuyordu. Ancak biz teknolojiyi ve topluluk yönetimini dengeli bir şekilde birleştirdiğimiz için bu alışkanlığı oluşturabileceğimize inandık. Kullanıcılarımızın ihtiyaçlarını iyi anladığımız ve teknolojiyi iyi kullandığımız için bu olumsuz yorumlara rağmen yolumuza inançla devam ettik.
Ekibimizde en çok sorulan soru: “Kullanıcımız ne istiyor?” Ürünü geliştirirken her aşamada kullanıcıların isteklerini ve ihtiyaçlarını anlamaya çok önem veriyoruz. Kullanıcı görüşmeleri yapıyoruz, verileri analiz ediyoruz ve bu geri bildirimleri ürüne doğrudan yansıtıyoruz. Kullanıcılarımızdan bazıları da gönüllü olarak ekibe dahil oldu ve ürün geliştirme süreçlerinde aktif olarak yer alıyorlar.
Boly bir ritim olsaydı, sokak kültürünü yansıtan hip-hop ya da rap tarzı dinamik bir beat olurdu. Sokak basketbolu kültürü zaten bu müzik türleriyle iç içe geçmiş durumda. Bizim de Spotify’da “Sokağın Ruhu” adlı bir playlist’imiz var ve genellikle hip-hop ve rap şarkılarından oluşuyor. Bu müzikler, Boly’nin enerjisini ve ruhunu çok iyi yansıtıyor.
Kesinlikle oyunun ruhu bizim için daha önemli. Başarıyı sadece skor veya hedeflere ulaşmak olarak görmek yerine, süreçten keyif almak bizim için temel motivasyon. Kullanıcılarımızın ve bizim etkinliklerden, uygulama deneyiminden ve yaptığımız işten keyif almamız her şeyin önünde geliyor.
İlk lansman yaptığımızda kısa sürede binlerce kullanıcıya ulaştık ve App Store’da ilk ona girdik. Bu an bizim için son derece heyecan vericiydi. WhatsApp grubumuzda sürekli heyecanlı mesajlar paylaşıyorduk. Ayrıca ilk ligimizin kazananları arasında Diyarbakır’dan bir kullanıcı vardı ve kazandığı ödülle kendine spor ekipmanları almıştı. Bu olay bizi gerçekten gururlandırdı ve motive etti.
Boly bir şarkı olsaydı, kesinlikle Macklemore & Ryan Lewis – Can’t Hold Us olurdu. Bu şarkının yüksek enerjisi ve temposu Boly’nin ruhunu mükemmel yansıtıyor. Turnuvalarımızda ve maçlarımızda sıklıkla kullandığımız, insana motivasyon veren ve topluluk ruhunu temsil eden bu şarkı, Boly’yi en iyi anlatan müziklerden biri.
📍 Not: Boly’nin sıradaki büyük adımı
Son olarak, Boly olarak şimdiye kadar gerçekleştirdiğimiz en büyük organizasyonu hayata geçirmenin heyecanını yaşıyoruz. 23–24 Ağustos tarihlerinde, Garanti BBVA ana sponsorluğunda, Caddebostan Sahil Parkı’nda 32 takımın katılımıyla gerçekleşecek Garanti BBVA Genç 3×3 Turnuvası ile basketbolu bir festival havasında kutlayacağız. Bu bizim için yalnızca büyük bir etkinlik değil, aynı zamanda Boly’nin yeni bir seviyeye geçtiği bir dönüm noktası. Uygulamayı indirip turnuva alanında yerini almak isteyen herkes Boly üzerinden ön kayıt yaptırabilir. Bu iş birliği ve topluluğumuzla birlikte büyümek bizim için büyük bir mutluluk.







