Londra’daki Bethlem Müzesi, sanatçı James Hadfield‘ın yürek burkan hikayesini anlatan özel bir sergiye ev sahipliği yapıyor: “Epitaph of my poor Jack Squirrel” (Zavallı Sincabım Jack’in Mezarı). Bu sergi, sadece bir sanatçının eserlerini değil, aynı zamanda akıl sağlığı sorunlarıyla mücadele eden bir insanın derin duygusal dünyasını gözler önüne seriyor.
Bir Sincabın Arkasından Tutulan Yas
James Hadfield (1771-1841), 1800’de Kral III. George’a suikast girişiminde bulunduktan sonra akıl hastalığı nedeniyle mahkum edilmiş ve hayatının geri kalanını Bethlem Hastanesi’nde geçirmiş bir isim. Serginin merkezinde yer alan bu küçük, dokunaklı heykel, Hadfield’ın o dönemde beslediği ve kaybettiği sincap Jack için yaptığı bir mezar anıtıdır.
Hadfield’ın mahkumiyeti boyunca yaptığı bu ve diğer eserler, onun yaratıcılığını ve iç dünyasının karmaşıklığını gösteriyor. Sincabının mezar taşı, sadece bir hayvanın kaybına duyulan yasın bir ifadesi değil, aynı zamanda kendi hapsedilmişliğinin ve yaşadığı trajedinin bir yansıması olarak da okunabilir. Sanatçı, içinde bulunduğu zorlu koşullara rağmen, duygu ve yaratıcılığını kaybetmediğini bu küçük ama anlamlı heykelle kanıtlıyor.
Bethlem Müzesi, akıl hastalığının tarihi ve kültürel bağlamını inceleyen eşsiz bir koleksiyona sahip. “Epitaph of my poor Jack Squirrel” sergisi, müzenin bu misyonunu destekleyerek, akıl sağlığı sorunları yaşayan bireylerin sanatsal üretimlerine ve insanlıklarına dair önemli bir perspektif sunuyor.
Aklında bir şey mi var?
Yorumları göster / Yorum bırak