Bode-Museum, Mayıs 2025 başlarından Temmuz ortasına kadar Tarihin Meleği: Walter Benjamin, Paul Klee ve Berlin Melekleri 80 Yıl Sonra başlıklı etkileyici bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Serginin merkezinde, 20. yüzyılın en önemli sanat eserlerinden biri olan Paul Klee’nin Angelus Novus (1920) tablosu bulunuyor. Bu eser, Berlin doğumlu filozof Walter Benjamin’in sahip olduğu ve onu sürgün

Berlin’in Kulturforum bölgesinde bulunan Kunstbibliothek (Sanat Kütüphanesi), Kasım 2025 – Mart 2026 tarihleri arasında BIZARR! Dünyanın En Çılgın Kelimesinin Sanat Tarihi başlıklı sergiye ev sahipliği yapıyor. Sergi, “bizar” kavramının 500 yılı aşkın tarihini ele alarak, Rönesans’tan günümüze kadar bu terimin sanat, kültür ve bilimde nasıl bir dönüşüm geçirdiğini inceliyor. Staatliche Museen zu Berlin’in geniş koleksiyonlarına

Berlin Kupferstichkabinett, 28 Şubat – 15 Haziran 2025 tarihleri arasında Der Blaue Reiter’in Kozmosu: Kandinsky’den Campendonk’a adlı sergiyle, 1911’de Münih’te kurulan ve modern sanat tarihinde önemli bir yere sahip olan Der Blaue Reiter grubuna odaklanıyor. Müze, Nazi dönemi kayıplarına rağmen 1945 sonrası yapılan alımlarla zenginleşen koleksiyonu sayesinde, bu sanat hareketinin geniş kapsamını gözler önüne seriyor.

Neue Nationalgalerie, 26 Eylül 2025 – 25 Ocak 2026 tarihleri arasında Max Ernst’ten Dorothea Tanning’e: Sürrealizmin Ağları adlı sergiyle 20. yüzyılın başlarında uluslararası bir sanat hareketi olarak doğan Sürrealizme yeni bir ışık tutuyor. Sergi, Ulla ve Heiner Pietzsch Koleksiyonu’ndan gelen eserlerin kökenini araştıran iki yıllık bir projeye dayanıyor ve koleksiyonun tarihsel zenginliğini gözler önüne seriyor.

23 Mayıs – 12 Ekim 2025 tarihleri arasında Berlin’deki Neue Nationalgalerie, Brezilyalı sanatçı Lygia Clark’ın Almanya’daki ilk retrospektif sergisine ev sahipliği yapıyor. Müzenin prestijli üst salonunda gerçekleşecek sergide, Clark’ın 1950’lerden 1980’lere uzanan sanatsal yolculuğu, geometrik soyut resimlerden katılımcı heykel ve performanslara kadar 150 eserle sunulacak. Neokonkrete hareketin (Neoconcretismo) öncülerinden biri olan Lygia Clark (1920-1988), sanatın

Berlin Gemäldegalerie, 24 Ocak – 22 Haziran 2025 tarihleri arasında Odesa’dan Berlin’e: 16. Yüzyıldan 19. Yüzyıla Avrupa Resmi başlıklı özel bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Sergi, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırgan savaşının başlangıcından sonra koruma altına alınan ve 2023 yılında Berlin’e getirilen 74 değerli eserin 60’ını, Berlin müzelerinin koleksiyonundan 25 eserle bir araya getiriyor. Odesa Batı

Brenda Strohmaier, “Wie man lernt, ein Berliner zu sein” adlı kitabında, Berlin’in büyüleyici yanlarını ve burada yaşamayı öğrenmenin yollarını anlatıyor. Berlin’in neden uluslararası bir cazibe merkezi haline geldiğini, kendine özgü “Berlin hissi”ni ve şehrin değişen yapısına rağmen koruduğu çekiciliğini Strohmaier’in açıklamalarından öğreniyoruz. Berlin’in Çekiciliği ve Berlin Hissi Berlin, Londra, New York veya Kopenhag gibi şehirlerle

Alman Casusluk Müzesi – Gizemli Berlin Soğuk Savaş’ın cephesi neredeyse yarım yüzyıl boyunca Berlin’in tam ortasından geçiyordu. Her iki tarafın istihbarat servisleri arasında yoğun bir rekabet yaşanıyordu ve şehir “Casusların Başkenti” olarak anılıyordu. Alman Casusluk Müzesi (Leipziger Platz 9), bu döneme ait etkileyici bir koleksiyona ev sahipliği yapıyor: Hitler’in şifreleme makinesi Enigma’dan sütyen kameralarına, ayakkabı

Şubat 2025’te sanatseverleri eşsiz bir deneyim bekliyor. Berlin’deki Kupferstichkabinett ve Potsdam’daki Barberini Müzesi, Wassily Kandinsky ve diğer tanınmış Ekspresyonist sanatçıların eserlerini sergileyecek iki ayrı sergiye ev sahipliği yapıyor. Bu iki birinci sınıf sergi, 20. yüzyılın en etkileyici sanat akımlarından biri olan Ekspresyonizm’i derinlemesine keşfetme fırsatı sunuyor. Potsdam’daki Barberini Müzesi’nde, soyut resmin 20. yüzyıldaki gelişimini gözler

Pınar Karabulut, klasik malzemeyi yeniden tasarlayarak adını duyurdu. Geçen yıl, Deutsche Oper’da Puccini’nin üçlü tablosu olan Il Trittico’yu daha canlı hale getirdi. Sivan Ben Yishai’nin eseri olan ve Yunan mitini işleyen Aşıkların Yaptığı Gibi (Medusa’nın Anıları), 2022 Theatretreffen’de yer buldu. Şimdi, son Berlin prömiyerinden önce Schauspielhaus Zürih’te ortak yöneticilik görevini üstlenen Karabulut, oyun yazarı Katja

Berlin’in Friedrichstraße ve Zimmerstraße köşesinde bulunan Checkpoint Charlie, Soğuk Savaş dönemi ve Berlin Duvarı’nın bölünmüş tarihine ışık tutan ikonik bir mekandır. Zamanında Amerikan, İngiliz ve Fransız kuvvetlerinin Doğu Berlin’e geçiş noktası olarak kullanılan bu alan, bugün sınır kontrol noktası, kum torbaları ve bayrak gibi detaylarıyla orijinaline sadık bir şekilde yeniden yaratılmıştır. Bu görkemli geçmiş, Checkpoint

Dünyaca ünlü Hollandalı keman virtüözü André Rieu, Johann Strauss Orkestrası ile birlikte dünya turnesi kapsamında Berlin’e geri dönüyor! 30 Ocak 2025’te gerçekleşecek bu özel konser, klasik müzik tutkunlarını ve André Rieu’nun eşsiz sahne enerjisini deneyimlemek isteyenleri bir araya getirecek. André Rieu, yıllardır milyonlarca hayranını etkileyen neşeli performansları, ikonik vals eserleri ve güçlü sahne karizmasıyla biliniyor.

Renkli bir Yunan adasında geçen hikaye, Sophie adlı genç bir kadının düğününden önce biyolojik babasını bulma arayışını ve bu arayışın neden olduğu eğlenceli ve karmaşık olayları konu alıyor. İsveçli pop grubu ABBA’nın unutulmaz şarkıları üzerine kurulu olan müzikalde “Dancing Queen”, “Take a Chance on Me” ve “Mamma Mia” gibi klasikler yer alıyor. İzleyicileri geçmişe doğru

Hem yerel hem de uluslararası sahnelerde caz ve cazdan esinlenen müziklerin peşine düşen müzikseverleri buluşturan Berlin merkezli XJAZZ Festivali, Berlin ve İstanbul ruhuna bürünmüş haliyle 10 Ocak’ta Salon’da gerçekleşecek. Berlin’de kültürel kozmopolit merkezi Kreuzberg mahallesinde filizlenen XJAZZ, Her yıl, bir hafta süresince mahallenin dört bir yanına uzanan programıyla Kreuzberg’i modern caz ve kentsel yaşamın kalbi