Akıştasın: As We Breathe (2025): Sessiz Bir Felaketin Kalbinde Nefes Almak

Yükleniyor
svg

As We Breathe (2025): Sessiz Bir Felaketin Kalbinde Nefes Almak

Ekim 7, 20255 dk okuma süresi

Toronto Film Festivali’nin bu yılki en dikkat çekici yapımlarından biri, Türkiye-Danimarka ortak yapımı As We Breathe (Aldığımız Nefes). Yönetmen Şeyhmus Altun, ilk uzun metrajında büyük olayları değil, küçük hayatları anlatıyor — bir kimya fabrikası yangını sonrası toksik dumanla kaplanan Anadolu köyünde hayatta kalmaya çalışan bir ailenin sessiz direnişini.

Film, her bir nefesi hem kırılgan hem de direngen bir jest olarak ele alıyor. Felaketin ortasında, nefes almak bile bir eyleme dönüşüyor; umutla çaresizlik arasındaki o ince çizgiye dokunuyor. Duman burada yalnızca bir çevre felaketinin değil, bastırılmış duyguların ve görünmeyen acıların da sembolü.

Bir Ailenin Sessiz Mücadelesi

Altun’un kamerası, felaketi dışarıdan değil içeriden izliyor. Çocukların sessizliği, anne-babanın çaresiz çabası, köyün ağır havası… Film, gösterdiğinden çok hissettiriyor.
Defne Zeynep Enci, küçük Esma rolünde olağanüstü bir performans sergiliyor. Henüz çocuk yaşta olmasına rağmen, ailesini ayakta tutmaya çalışan bir karakterin tüm yükünü omuzluyor. Hakan Karsak’ın baba figürü ise suskunluğu ve direnç arasındaki çizgide kalıyor — söylenmeyenlerin ağırlığı gözlerinde birikiyor.

Bu dinamik, Anadolu’nun kırsal gerçekliğine derin bir inandırıcılık katıyor. Cevahir Şahin’in sinematografisi, toksik dumanla kaplı gri gökyüzüyle pastoral doğayı yan yana getirerek hem estetik hem duygusal bir kontrast yaratıyor.

Şeyhmus Altun’un Şiirsel Gerçekçiliği

Altun’un yönetmenliği, doğrudan bir çevre felaketini anlatmaktan çok, bu felaketin insan ruhunda açtığı çatlaklara odaklanıyor. Diyaloglar kısa, sessizlikler uzun. Kamera hareketleri sakin, neredeyse nefes alır gibi.
Film boyunca kayıp hissi, sadece ölümlerle değil, “eksilen hayat” fikriyle anlatılıyor. Eksilen çocukluk, eksilen umut, eksilen doğa.

Bu yavaş tempo, izleyiciyi karakterlerle aynı ritimde yaşamaya zorluyor — dumanın ağırlığını, zamanın durgunluğunu, umudun kısık sesini hissederek.

Bir Ekolojik Felaketin İnsan Yüzü

As We Breathe, çevre felaketini bir haber başlığı olmaktan çıkarıp, duygusal bir deneyime dönüştürüyor. Film, köydeki hayatın ekonomik sıkışmışlığını, devletin uzaklığını ve kadınların sessiz gücünü gözler önüne seriyor.
Çevresel kriz, burada hem fiziksel hem de psikolojik bir unsur: nefes almanın bile bir bedeli var.

Bu yaklaşım, Altun’u yeni kuşak çevre temalı yönetmenler arasında özel bir yere taşıyor. Onun sineması ajitasyondan uzak, ama vicdani olarak çok güçlü.

Eleştirmenlerden Övgü, Seyirciden Sessiz Hayranlık

Toronto’daki ilk gösterimin ardından film, The Film Verdict ve Cineuropa tarafından “duygusal derinliğiyle yılın en etkileyici çıkışlarından biri” olarak tanımlandı.
San Sebastián Festivali’nde ise Altun’un “şiirsel gerçekçilikle belgesel estetiğini harmanlayan sesi” öne çıkarıldı.

Sosyal medyada film, özellikle Anadolu’nun temsili açısından dikkat çekti; seyirciler onun ağır ama etkileyici temposunu “bir nefes gibi — bazen zor, ama gerçek” sözleriyle yorumladı.

Apartman No:26 Notu

As We Breathe, büyük trajedileri küçük anlarla anlatabilen o nadir filmlerden. Şeyhmus Altun’un kamerası, kırsal hayatın tozunu, dumanını, sessizliğini anlatırken insana dair en evrensel duyguları hatırlatıyor: korku, umut, dayanışma.
Bu film, sadece çevre felaketiyle değil, “nefes almanın sorumluluğuyla” da yüzleştiriyor.

Bir nefes kadar kırılgan, bir hayat kadar dirençli.

Bu haber adada kalmaya devam etsin mi?

0 People voted this article. 0 Upvotes - 0 Downvotes.
Yükleniyor
svg