Akıştasın: “April” (2024): Dea Kulumbegashvili’den Ödüllere Doymayan Film

Yükleniyor
svg

“April” (2024): Dea Kulumbegashvili’den Ödüllere Doymayan Film

Temmuz 9, 20257 dk okuma süresi

Sinema dünyasına Gürcistan’dan yükselen, kelimenin tam anlamıyla sarsıcı ve büyüleyici bir ses: Yönetmen Dea Kulumbegashvili’nin eleştirmenlerden tam not alan ilk filmi “Beginning”in ardından gelen ikinci başyapıtı “April” (Nisan)! Cannes Film Festivali’nde ana yarışmada prömiyerini yapan bu Gürcü-Fransız-Alman ortak yapımı, bizleri muhafazakar, ataerkil bir toplumda yaşayan bir doktor olan Ana’nın (Ia Sukhitashvili’nin olağanüstü performansıyla) sessiz ama radikal dünyasına davet ediyor. Film, bedensel özerklik, annelik ve toplumsal beklentilerin yükü üzerine derin sorular sorarken, sizi adeta hipnotize edecek!

Filmin kalbinde, uzak, muhafazakar ve derinden ataerkil bir Gürcü topluluğunda yaşayan bir doktor olan Ana var. Ana’nın büyük bir sırrı var: İhtiyaç sahibi kadınlara gizlice, yasa dışı kürtaj yapıyor. Bu işlemler genellikle kendi sade evinde, minimal ekipmanla gerçekleştiriliyor. Anlatı, Kulumbegashvili’nin kendine özgü minimalist yaklaşımı, uzun çekimler ve kasıtlı temposuyla ilerliyor; izleyiciyi Ana’nın metodik, çoğu zaman yalnız hayatını gözlemlemeye davet ediyor. Tıbbi pratiğinin ötesinde, Ana kendi anneliğinin karmaşıklığıyla ve toplumsal beklentilerin ağırlığıyla boğuşuyor. Film, geçmişinden gelen katmanlı kişisel travmaları ustaca açığa çıkararak, şimdiki eylemleriyle ve her yerde hissedilen bir dehşet duygusuyla bağlantı kuruyor.

Filmin adının “Nisan” olması, bir kadının döngüsünde belirli bir zamana (hamilelik, yeniden doğuş, ama belki de yeni başlangıçların kırılgan doğası) işaret ediyor. Filmin gücü, dışlanmış bir şekilde var olan, zor seçimler yapan ve bir sistemin sunduğu az sayıdaki alternatife karşı sessizce isyan eden bir kadının tavizsiz ama derinden empatik tasvirinde yatıyor. Bu, yavaş yanan bir psikolojik drama; her yerde hissedilen bir dehşet ve huzursuzlukla dolu, kadın özgürlüğü ve fedakarlığı üzerine güçlü, ancak çoğu zaman ifade edilmeyen bir yorumla sonuçlanıyor.

Yönetmenin Gözüyle Sanatsal Cesaret: Dea Kulumbegashvili

Dea Kulumbegashvili, Gürcü bir sinemacı olarak, cesur, minimalist estetiği ve baskıcı sosyal yapılar içindeki kadın deneyimini titizlikle keşfetmesiyle tanınıyor. İlk filmi “Beginning” (2020), San Sebastián’da Altın İstiridye kazanarak büyük eleştirel beğeni toplamıştı. “April”, yönetmenin “Beginning”de kurduğu stilistik ve tematik kaygıları sürdürüyor. Kendine özgü uzun çekimlerini, statik kamerasını ve diyalog yerine sese yaptığı vurguyu sürdürerek, sürükleyici, çoğu zaman zorlayıcı bir izleme deneyimi yaratıyor.

Kulumbegashvili, ataerkil toplumlarda yaşayan kadınların içsel ve dışsal mücadelelerini, genellikle şiddet, baskı veya derin ahlaki ikilemlerle karşılaşmalarını tutarlı bir şekilde araştırıyor. Karakterleri genellikle sessiz isyancılar; meydan okumaları seçimleri ve dayanıklılıkları aracılığıyla ifade ediliyor. Yönetmen, kolay cevaplar veya geleneksel anlatı çizgileri sunmuyor. Filmleri, izleyiciden aktif katılım talep ederek, onları zor gerçeklerle yüzleşmeye ve rahatsız edici duygularla baş başa kalmaya zorluyor. Kulumbegashvili, sıradan sahnelerde bile elle tutulur bir huzursuzluk ve dehşet duygusu yaratmada ustalaşmış, karakterlerinin içsel kaygılarını neredeyse fiziksel olarak somutlaştırıyor. Onun statik çerçeveleri sadece stilistik seçimler değil, aynı zamanda felsefi bir amaca hizmet ediyor, derin düşünmeye davet ediyor ve izleyicileri tasvir edilen gerçekleri sadece tüketmek yerine gözlemlemeye zorluyor.

Ödül Sağanağı ve Eleştirmenlerin “Başyapıt” Yorumları!

“April”, uluslararası film festivali sahnesinde adeta bir ödül avcısı gibiydi. 81. Venedik Uluslararası Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’nü kazanırken, aynı festivalde en büyük ödül olan Altın Aslan’a da aday gösterildi. Venedik’teki başarısının ardından, San Sebastián Uluslararası Film Festivali’nde Zabaltegi-Tabakalera Ödülü’nü ve TOKYO FILMeX’te Büyük Ödülü kazandı. Asya Pasifik Ekran Ödülleri’nde En İyi Film ödülünü alırken, Ia Sukhitashvili başrol performansıyla En İyi Performans ödülünü kucakladı. Kulumbegashvili ayrıca Singapur Uluslararası Film Festivali’nde En İyi Senaryo ve Kino pavasaris’te (Litvanya) En İyi Film ödüllerini kazandı. TIFF, NYFF ve Sundance dahil olmak üzere dünya çapındaki birçok üst düzey festivalde daha adaylıklar ve takdirler aldı. Bu kapsamlı ödül ve adaylık listesi, filmin derin etkisini ve eleştirel beğenisini pekiştiriyor.

Eleştirmenler, “April”ı benzersiz ve temel bir sinema deneyimi olarak büyük ölçüde övdü; Dea Kulumbegashvili’nin tavizsiz vizyonunu, biçimsel cesaretini ve zorlu temaları derinlemesine keşfetmesini takdir ettiler.

“April”, sanatsal bir bakış açısıyla çekilmiş, minimalist gerilimin bir başyapıtı. Karmaşık bir kadının ataerkil bir toplumda, gizlice kürtaj yaparak verdiği sessiz isyanı, öyle bir derinlik ve hassasiyetle ele alıyor ki, izleyiciyi hem düşündürüyor hem de sarsıyor. Eğer yavaş sinemayı, psikolojik dramaları ve sosyal mesaj içeren, ödüllü filmleri seviyorsanız, “April”i mutlaka izleme listenize eklemelisiniz. Bu film, size sadece bir hikaye anlatmakla kalmayacak, aynı zamanda sinemanın ne kadar güçlü bir araç olabileceğini de hissettirecek!

Bu haber adada kalmaya devam etsin mi?

0 People voted this article. 0 Upvotes - 0 Downvotes.
svg

Aklında bir şey mi var?

Yorumları göster / Yorum bırak

Cevap ver

Yükleniyor
svg