
“The Mask” karakterinin ardındaki fikir, filmdeki neşeli tondan çok daha karanlık ve şiddetliydi. Filmin temelini oluşturan çizgi roman serisinin yaratıcısı Mike Richardson, karakteri aslında daha büyük bir şirkete, DC Comics’e satmak amacıyla tasarlamıştı. Richardson, 2019’da Forbes dergisine yaptığı açıklamada, Mask’i iki yerleşik DC karakterinin kombinasyonu olarak kurguladığını itiraf etti:
Richardson, karakteri ilk kez 1985’te tek panelli bir çizgi şeridi için eskizlediğinde, niyeti onu DC Comics’e sunmaktı. Bu fikir, Mask’in özünde yatan şiddet, kontrol kaybı ve absürt gücün temelini oluşturuyordu.
Richardson, kendi şirketi Dark Horse Comics‘i kurduktan sonra karakteri, Marvel Comics’te çalışan sanatçı Mark Badger ile geliştirdi. Badger, Richardson’ın Joker/Creeper fikrini daha da ileri taşıdı ve karakterin ilk adı, “Masque” olarak değiştirildi. Badger, karakteri Kuzey Amerika şehirlerinde kaos yaratan Güney Amerikalı bir tanrı gibi görmüş olsa da, bu vizyon ana akım okuyucular için fazla vahşiydi.
Karakter, nihayet 1989’da yazar John Arcudi ve sanatçı Doug Mahnke tarafından yeniden işlendi. Ortaya çıkan Stanley Ipkiss karakteri, Maskeyi takınca yeşil yüzlü, büyük dişli, ultra şiddet yanlısı bir intikamcıya dönüşüyordu. Jim Carrey’nin filmi de işte bu versiyona dayanıyordu. Film çizgi roman kadar şiddetli olmasa da, noir tonunu korumayı başardı.
Bu hikaye, Hollywood’un en büyük komedi franchise’larından birinin bile köklerinin, en karanlık ve niş çizgi roman fikirlerine ne kadar derinden bağlı olduğunu gösteriyor.






