
Yapay zekâ (KI), bize daha uzun ve sağlıklı bir yaşam vaat ederken, aynı zamanda sürekli gelişen teknolojiye “ayak uydurma” baskısını da beraberinde getiriyor. Bu, Kızıl Kraliçe Etkisi olarak bilinen, hayatta kalmak için sürekli koşmak zorunda olduğumuz paradokstur. kennedy+swan sanatçı ikilisinin Schering Stiftung’daki “The Red Queen Effect” sergisi, tam da bu merkeze odaklanıyor.

Sergi, KI’nın tıpta artan kullanımının bireysel ve kolektif be
klentiler, korkular ve fanteziler üzerindeki sosyal ve etik sorularını inceliyor. Hızlanan teşhisler ve kesinleşen tedaviler, daha sağlıklı bir hayatı simgelerken, aynı zamanda bu sistemlere duyulan bağımlılığı ve baskıyı artırıyor.
Sanatçılara göre, KI sistemleri asla tarafsız çözümler değildir; onlar her zaman sosyal, politik ve ekonomik yapılara gömülüdür. Sergideki eserler, bu teknolojiyi geliştiren, kontrol eden ve bir geleceğin panzehiri olarak sahneleyenlerin vaatleri etrafında şekilleniyor.
Sergi, sadece görsel bir sunumdan ibaret değil; aynı zamanda güçlü bir akademik ve kültürel programla destekleniyor.







