Galerie Max Hetzler, Londra – 41 Dover Street
🗓️ 1 Kasım 2025 tarihine kadar devam edecek
Amerikalı sanatçı Danielle Mckinney, Londra’daki ilk kişisel sergisi Second Wind’de sessizlik, yalnızlık ve içsel dönüşümün resmini çiziyor.
Siyah bir tuvalin içinden, karanlıktan yavaşça beliren kadın figürleri… Bir sigaranın dumanı, bir abajurun sıcak ışığı, kırmızı ojeli parmak uçları… Hepsi, Mckinney’nin resimlerinde birer nefes gibi yer alıyor.
Sanatçının tuvalleri genellikle loş bir iç mekânda geçiyor. Kadınlar çoğu zaman çıplak ya da sabahlık içinde, kendi sessizliklerinde saklı. Düşünürken, uyurken ya da sadece var olarak… Bu figürler, gündelik dünyanın karmaşasından kopmuş; kendi iç seslerine dönmüş bir hâlde.
Mckinney’nin resimleri durgunlukla hareket arasındaki o ince sınırda var oluyor. Kadınlar bir eşiğin kenarında, dönüşümün hemen öncesinde yakalanmış gibi. Birinde aynaya bakan bir figür, kendine yeniden bakmayı öğreniyor. Başka birinde yeşil sabahlığıyla kanepeye gömülmüş bir kadın, kendini teslimiyetin huzuruna bırakıyor. Bir diğerinde çıplak bir beden, tavandan sarkan lambanın ışığında düşünceye dalıyor. Her birinde aynı enerji var: yeniden doğma, ikinci bir soluk alma hâli.
Mckinney’nin boyası hareketli, neredeyse müzikal. Fırça darbeleri bazen perdeyi, bazen halıyı, bazen duvarı bir soyut renkle dönüştürüyor.
Sanki o sessiz iç mekânların içinde bile bir ritim, bir titreşim var. Ressamın paleti artık daha sıcak: koyu kahveler, yanık kırmızılar, turuncular, chartreuse yeşilleri. Karanlığın içinden bir anda patlayan renkler, tıpkı insanın içsel değişim anları gibi beklenmedik bir canlılık taşıyor.
Mckinney’nin sözleriyle, “Her fırça darbesi yeni bir nefes. Yaşadığımız sessiz alanlarda bile yeniden doğuşa yer var.”
Bu cümle, serginin özünü tam olarak tanımlıyor:
Second Wind, bir yeniden başlama anı.
Görünüşte sakin ama içten içe dönüşen bir ruh hâlinin resme bürünmüş biçimi.